Ekleyen: Melih (Sayfa 5)

Ceza temyiz kararı, İstinaf mahkemesinin bozma kararı dışındaki sonuçların incelenmesi için açılan davalardır. Üst mahkemede açılmakta olan yeni bir dava olarak başlatılan temyiz davası, istinaf mahkemesine başvuru yapılarak açılması gereken davalar arasında yer almaktadır. Hukuk Bürosu, ceza avukatı ile işbirliği yaparak temyiz davaları ve kanun yolları hakkında bilgi sahibi olmanızı sağlayacaktır.

Ceza Temyiz Davası Nedir?

İstinaf ceza dairesinin kararının incelenmesi için açılan davalardan biri olan ceza temyiz davaları, hukuk mahkemeleri kanunları üzerinden yürütülmektedir. CMK 291/ 1 maddelinin tefhimi ve tebliğine göre düzenlenmekte olan süre, dava aşımı ve dava nedenleri de avukatlarla birlikte hareket edilerek olumlu bir sonucun oluşmasına katkı sağlamaktadır.

Temyiz başvurusu işlemler yapılarak, sanığın temyiz hakkının gerçekleştirilmesi, incelenmesi ve yeni bir kararın verilmesi sağlanabilmektedir. Temyiz için sanığın avukatı, eşi ya da sanık olan kişi mahkemeye başvuru yapma hakkına sahip olup, usullere göre temyiz dilekçesi hazırlaması gerekmektedir. Hukuk bürosu aracılığıyla temyiz dilekçesi başvurusu ve işlemleri ile ilgili bilgi alınabilir.

Ceza Temyiz Süresi Kaç Gündür?

Mahkemeden karar çıktıktan sonra ceza temyiz süresi 15 gün olarak CMK 291 maddesi esaslarına dayanılarak kararlaştırılmıştır. Bu süreçte, avukat ya da eş başvuru dilekçesini İstinaf mahkemesine ileterek, sürecin başlamasını sağlayabilmektedir. Bu süreç PTT ile tebliğ edilerek başlatılmalı, 15 günü aşmadan mahkemeye gerekli evrakların iletilmesi gerekmektedir. Belgenin mahkemeye iletilmesi tatil günlerine denk gelirse, o haftanın ilk iş günü olarak belge alınır ve süreç başlatılır. Dava sonucu taraflara sözlü olarak açıklandığı için itiraz etme hakkı anında doğmakta ve 15 günlük sürecin iyi bir şekilde değerlendirilerek, dilekçenin mahkemeye verilerek, temyiz sürecinin başlatılması gerekmektedir.

Temyiz Hakkı Kimlere Verilmiştir?

İstinaf mahkemesine temyiz hakkı için başvuru yapma hakkı, dava tarafına verilmiştir. Bu sanık, mağdur, şikayetçi ya da suçtan zarar gören üçüncü kişiler tarafından da sürdürülebilen dava hakkı olarak görülmektedir. CMK 260. Maddesi gereğince yerel mahkeme tarafından reddedilen, katılan ya da suçtan zarar gören kişiler temyiz edebilmektedir. Aynı zamanda Cumhuriyet savcısı da sanığın lehine ya da aleyhine temyiz başvurusu yapma hakkına sahiptir. Bu hukuk maddesinde hükmün bozulması amacıyla temyiz hakkı bulunmaktadır. Ceza temyiz süresi içerisinde yapılan başvurular dikkate alınarak, yasal temsilciler üzerinden başvuru alınarak, temyiz süresinin başlatılması gerekmektedir. Bunun için ceza avukatıyla görüşülerek, temyiz başvurusu hakkında detaylı bilgi edinebilir, süreci başlatabilirsiniz.

Temyiz Başvurusu Nereye Yapılır?

Ceza temyiz başvuru işlemleri için ceza avukatından bilgi almanız her zaman sürecin usüllere göre ilerlemesine katkı sağlayacaktır. Temyiz başvurusu için istinaf mahkemesine başvurulması, istinaf mahkemesinin de hükmü veren bölge adliyesinde olması gerekmektedir. CMUK üzerinde temyiz kararları bulunmakta ve bu kararlara göre dilekçenin hazırlanması gerekmektedir. İstinaf incelemesi yapılarak 15 yıla kadar hapis cezası için resen istinaf düzenlemesi yapılması uygun görülebilir. Başvuru işlemleri için bir avukatla işbirliği yapılması, tutuklu veya hükümlü olmak fark etmeksizin nedenleriyle birlikte mahkemeye başvuru yapılması gerekmektedir. Hükümlü ya da tutuklu olan kişiler, ceza evi müdürüne ya da müdüresine temyiz dilekçesini ileterek sürecin başlatılmasını sağlayabilmektedir.

Temyiz Dilekçesi Nasıl Hazırlanmalıdır?

İstinaf mahkemesine başvuru yapılması gereken ceza temyiz başvurusunda, 5271 sayılı CMK maddesinin 288. Kanunu uyarınca ‘’karar hukuka aykırı ya da karar kanuna aykırı’’ beyanını temyiz kararı olarak nitelendirmektedir. Bunun için müvekkilin temyiz davasını başlatması için dilekçeyi usullerine göre yazması ve 15 gün içerisinde istinaf mahkemesine iletmesi gerekmektedir. Temyiz sebepleri, inceleme talebi ve itiraz talepleri için de alanında uzmanlaşmış olan bir avukatla görüşülmesi her zaman dilekçe hazırlama konusunda da yardımcı olabilecektir. Dilekçenin kanunlara uygun aynı zamanda ceza genel kurulunun son güncellemelerine de yatkın olması gerekmektedir. Temyiz dilekçesi hazırlamak için hakkı bulunan kişilerin temyiz nedenini açıkça iletmesi gerekebilmektedir.

Temyiz Başvuru Usulleri Nelerdir?

CMK 264 maddesi gereğince temyiz kararı için başvuru evresinde yanlış merciiye gönderilen temyiz dilekçesi kabul görmemektedir. Bunun için dilekçeyi yetkili veya görevli mahkemeye göndermek için kararın çıktığı mahkemeye başvuru yapmak gerekmektedir. Bu alanda yanılmaların olmaması için İstinaf mahkemesi hakkına bilgi sahibi olan ceza avukatlarıyla görüşmek faydalı olabilecektir. Hangi merciiye ve nasıl bir dilekçe hazırlanması konusunda bilgi sahibi olmak istiyorsanız, bu konu hakkında bilgi sahibi olan avukatlarla görüşmeniz, sürecin usullere uygun şekilde yapılmasını sağlayacak ve sürecin hızlanmasına katkı sağlayacaktır. Dilekçenin mahkemeye gidip gitmediğini kontrol etmeniz, süreci dikkatli izlemeniz temyiz süreci için oldukça önemli olabilmektedir.

Temyiz Edilmeyen Kararlar Nelerdir?

İstinaf mahkemesinin temyiz edilmeyen kararları, CMK 286. Maddesine dayanabilmektedir. Temyiz kanun yolu kapalı maddesi üzerinden, yerel mahkemenin verdiği karara değil, bölge mahkemesinin verdiği karara itiraz edilebilmektedir. Aynı zamanda miktarı ne olursa olsun adli para cezasına karşı da CMK 286. Madde 2. A üzerinden temyiz edilemez kararı verilebilmektedir. Kanunlar ve koşullar dolayısıyla temyiz kararı her zaman verilen bir yasal süreç değil, cezanın artırılması veya düşürülmesi nedenlerine dayalı olarak açılan davalardan biri olabilmektedir. İki mahkeme arasındaki karar uyuşmazlıklarında yerel ve bölge mahkemesinde aynı davanın yürütülmesi koşuluyla buna karşın ceza temyiz kararının başlatılması sağlanarak, süreç ile ilgili bölge adliyesine başvuru yapılabilmektedir.

Hangi Durumlarda Temyiz Kararı Verilebilir?

Temyiz kararı için kanun maddelerinde bulunan belirli koşullara yer verilmiştir. Bu koşullara göre temyiz kararının verilmesi için bölge ve yerel mahkeme arasındaki uyuşmazlıklar ya da kararın haksız olması nedenlerine dayalı dilekçe verilmesi uygun görülebilir. Bunun için avukat desteği alarak sürecin başlatılması uygun olabilecektir.

• Hakaret davalarında
• Suçu ve suçluyu övme davalarında
• Halka korku ve panik yaratacak tehditlerde bulunma davalarında
• Terörle mücadele ve örgütlenme davalarında
• Kanunlara uymamaya tahrik edilme davalarında
• Cumhurbaşkanlığına tehdit davalarında
• Silahlı Örgütlenme davalarında
• Toplu ve gösteri yürüyüşleri suçları ve davalarında
• Suç işlemeye tahrik davalarında
• Devlete ve devlet organlarına karşı tepki veya aşağılama davalarında

Temyiz Davası Hangi Avukatla Yürütülür?

Temyiz davası için uzman olan avukatlar genel olarak ceza avukatı olabilmektedir. Sanığın kararı temyiz ettirmek istemesi durumunda avukata başvuru yaparak, sürecin başlatılması ve dilekçenin istinaf mahkemesine iletilmesi sağlanabilmektedir. Yerel ve bölge mahkemesine göre temyiz hakkı kullanılabilir.

Temyiz Duruşması Nasıl Yürütülür?

Temyiz davalarında duruşmada sanık tutuklu ise mahkemeye çıkmaya gerek duyulmamaktadır. Burada sanığın yerine avukat ya da anne babası da yer alabilmekte, hukuka uygun koşullara göre süreç yürütülmektedir. Kararın düzeltilmesi davalarında sanığın Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına başvuru yapma hakkı bulunmakta, İstinaf mahkemesinin verdiği kararlardaki hataların temyiz edilmesi için de süreç başlatılabilmektedir.

Ceza Temyiz Avukatı Başvuru

Ceza temyiz avukatı başvuru işlemleri için Hukuk Bürosu üzerinden başvuru işlemlerinizi yerine getirebilirsiniz. Duruşmanın takibi, dilekçe yazımı ve sunulması işlemlerinde de temyiz için gerekli olan evrak işlemleri yerine getirilecektir. Temyiz incelenmesi ve düzeltilmesi başvurusu için TCK kanunlarına göre kanunlar dikkate alınarak gereğinin yerine getirilmesi sağlanacaktır.

Boşanma avukatı nedir; medeni hukukun bir alt dalı olan aile hukukunda yaşanan uyuşmazlıklar sonucu yapılacak hukuki işlemleri yapan dava vekilidir. Boşanma ve boşanmanı süreç içerisinde nafaka, velayet, mal paylaşımı gibi işlemleri hukuki yollarla çözmeye çalışır. Avukatın sadece halk arasında boşanma avukatı olarak anıldığı görülür. Bazen de aile avukatı olarak da bir söylenilebiliyor. Halk arasında denilmesinin sebebi ise boşanma avukatı adında bir avukatlık dalı tanımlanmaması mevzuatta olmamasındandır. Yasal olarak adı olmasa da halk bu şekilde isimlendirmeyi yapmıştır.

Boşanma Avukatı Nedir Açıklaması

Her ne kadar evlilik doğal bir oluşum olarak karşımıza çıksa da evliliğin içindeki genel anlaşmazlıkların olmasının ardından boşanma durumu gerçekleşebilir. Boşanmayı gerçekleştirmek isteyen evli çiftler bu süreç bazen gerçekten çok zorlu ve yıpratıcı bir süreç olabiliyor. Sürecin işleyişini de öğrenmek ve yapılması gerekenleri belirlemek için boşanma avukatı nedir sorusunda bulunabiliyorlar. Boşanma avukatı sayesinde aile hukukuna bağlı kalarak boşanmanın mahkemede olacak aşamalarını öğreniyorlar.

Boşanma Avukatı Nedir Araştırması Yapanlar

Bireylerin genel geçer evlilik kurallarını zedelemesi sonucunda boşanmayı gerçekleştirmek isteyebilir. Bu kurallar dışında yine anlaşmalı boşanma durumu da meydana gelir.  Taraflardan birinin diğer tarafı aldatma durumu gerçekleştirdiğinde boşanmanın gerçekleşmesi için kabul edilebilir bir sebep olarak görülür. Evliliği temelinden sarsacak olayların yaşanması, eşlerden birinin evi terk etmesi, yaşama kast edilme gibi durumlar ortaya çıktığında evli vatandaşlar boşanma talebinde bulunurlar. Taleplerini gerçekleştirebilmek adına boşanma avukatı nedir araştırmasında bulunarak sürecin içinden en rahat şekilde geçirmesini sağlayacak avukatları ararlar.

Boşanma Avukatı Nedir, Önemli Mi?

Öncesinde boşanma avukatı nedir araştırmasını iyi yaptıktan sonra avukata giden vatandaşlar sürecin işlemesinde dava vekilleriyle beraber bir plan, ön hazırlık yaparlar. Bu ön aşamada başarılı olan avukat davanın da sıkıntısız şekilde sonuçlanması için ellerinden gelen performansı sergilerler. Dava dilekçesinin doldurulup yetkili mahkemeye gönderilmesi sonucunda mahkemeye dava açılması işlemi gerçekleşir. Davanın açılmasının ardından ise adımlar tek tek işlenerek hızlı bir sonuç elde edilmesinde hukuki uzmanlığı olan boşanma avukatının önemi büyüktür. Davanın seyrini değiştirebilecek açıklamaları etkin şekilde gerçekleştirmesi mahkemenin karar sonucu vermesinde de etkili olur. Alanında uzmanlığa erişmiş ve deneyim konusunda başarılı bir geçmişi olan boşanma avukatları öncelikli tercih edilen avukatlardır.

Boşanma Avukatı Dava Öncesi Hazırlığı

Davanın açılması ve dilekçenin mahkemeye sunumundan önce boşanmayı sağlayacak unsurların evlilik içerisinde yaşanılıp yaşanmadığına bakılır. Dava açabilmek için yeterli bir koşulun olmasıyla boşanma davası açılır. Hukukun içerisindeki kurallara göre ise bazı durumlar maddeleşmiş şekilde evliliğin bitirilmesi için yeterli görülür. Yeterli görülen durumlar ise şunlardır;

• Medeni Kanunun 161. Maddesine göre aldatma durumu
• Medeni Kanunun 162. Maddesine göre eşlerden birinin diğer eşe hayatına kast etmesi ve bunun yanında kötü ve onur kırıcı davranışlarda bulunma durumu
• Medeni Kanunun 163. Maddesine göre evlilikte bir tarafın küçük düşürücü suç işlemesi durumu
• Medeni Kanunun 163. Maddesine göre evlilikte bir tarafın haysiyetsiz yaşam yaşama durumu
• Medeni Kanunun 164. Maddesine göre evlilikte bir tarafın evi haksız şekilde terk edip etmemesinin durumu
• Medeni Kanunun 165. Maddesine göre bir tarafın akıl hastası olma durumu
• Medeni Kanunun 166. Maddesine göre evliliğin temelinin ciddi ölçüde sarsılma durumudur.

Yukarıda maddelerce açıklanan durumların gözlenmesi evliliğin bitirilip boşanmanın gerçekleşmesi için yeterli sebeplerdir. Boşanmanın gerçekleşmesinin istenilmesinde olan sebebin iyi belirlenmesi sonucu mahkemenin de bu durumdan hareketle değerlendirme sonucu net ortaya çıkar.

Boşanma Davalarına Hangi Mahkeme Bakar?

Boşanma avukatı nedir araştırmasının ardından boşanma davalarıyla ilgilenen mahkemenin de araştırılması yapılır. Aile kurumuyla alakalı bir gelişme olmasından kaynaklı mahkemenin görüldüğü yerde aile mahkemeleridir. Boşanmanın gerçekleşeceği şehirde eğer bu mahkeme yoksa asliye hukuk mahkemesi davanın incelenmesini üstenir.

Boşanma Davası Duruşmasında İlk Mahkeme

Boşanma davası için taraflardan gelen dilekçenin mahkemeye vermesi sonucunda duruşma hazır hale geldiğinde mahkeme taraflara celp gönderir. Bu gönderilen celp ise çağrı kağıdıdır. İlk duruşmanın olması için tarih ve saatin belirlenmesinin ardından taraflar için çok büyük öneme sahip olur. Çünkü bir tarafın bu süreç içeresinde ilk davaya katılmaması itiraz etme hakkının elinden alınmasına neden olur. Davaya katılmayan diğer tarafın davasını genişletmesine veya sebebini değiştirmesine daha sonra itiraz edemediği için davayı kazanma ihtimali de düşer. Hakim karşılıklı iki tarafın dilekçelerini okuyarak durumun kararını vermek için çalışır. Bu yapılan ilk mahkeme günü aslında bir ön inceleme günüdür.

Boşanma Davası Duruşmasında Avukatın İşlevi Nedir?

Boşanma avukatı nedir araştırması yapıldıktan sonra duruşmalarda bu meslek erbabın önemi bir kez daha anlaşılır. İlk duruşmada mutlaka katılması gereken avukatların tarafların haklarını mahkeme aşamasında korumayı amaçlar. İlk duruşmada gerçekleştirdikleri savunma sayesinde itiraz edebilme hakları ellerinden alınmaz. İlk duruşmanın görülmesinden sonra ikinci duruşmadan itibaren avukatlar topladıkları tanıkların dinlenmesini mahkemeden ister. Tanıklar için yakınlık ilişkisi zorunlu değildir. Aile bireylerin tanıklık yapabildiği gibi akraba olmayan kişiler de tanıklık yapabilirler. Sayısal olarak da bir sınırlama bulunmaz tanık için. Bu yüzden avukatlar kabul edilebilir ifade verecek ve tanıklığı güçlü olacak kişileri seçmeye dikkat eder. Hakimin dinleme zorunluluğu olduğu için tanıkların ifadesini dinler. Bu aşamada boşanma avukatı ise taraflara doğrudan soru sorma hakkına da sahiptir. Davanın aydınlatılmasında bu sorular büyük öneme sahip olur.

Boşanma Davası Ne Kadar Sürer?

Boşanma davaları anlaşmalı ve çekişmeli olarak sürdüğü görülür. Bu iki durumda gerçekleşen boşanmalar ise davanın süreleri farklı şekillerde ortaya çıkması oldukça doğal bir süreçtir. Çekişmeli olan boşanma davasında bir ile iki yıl ortalama olarak sürdüğü görülür. Davanın kısa veya uzun fark etmeksizin sürmesinde ön hazırlığın etkisi çok büyük şekilde karşımıza çıkar. Çünkü boşanma için sebep gösterilen olguların kanıtlanması delilleri ve savunmasıyla net şekilde gerçekleştirildiğinde davanın daha kısa sürdüğü görülür. Hakimin müzekkere göndermesi de davanın sonuçlanmasında hızlandırıcı bir unsur olabilir.

Boşanma Avukatı ve Hükmün İnfazı

Boşanma davasının sonucu kesinleştikten sonra hükmün infazı meydana gelir. Bu süreç içerisinde boşanma avukatı ise icra takibi başlatarak süreç içerisinde tarafların güvenliğinin sağlanmasını amaç edinir. Uygulama aşamasında ise mahkeme kararlarının zorluk getirmemesi amaçlanırken hukuk yollarındaki güvenceyi sağlatacak olan dava vekilinizdir. Maddi ve manevi tazminat, velayet, nafaka gibi konuların icrası uygun şekilde yerine getirilmesi gerekir. Uygulamalardan kaynaklanan sorunlarda ise avukatınız her daim güvenceniz ve temsilciniz olmaya devam eder.

Boşanma Avukatı Ücretleri Nasıl?

Boşanma avukatı nedir; boşanma davalarınızda hukuki yollarda savunmanızı gerçekleştirirken belli bir ücret karşılığı hizmeti veren vekilinizdir. Ücret belirlenmesinde ise çekişmeli ve anlaşmalı davalarda farklılıklar ortaya çıkabilir. Mahkeme süreci içerisinde bulunulacak taleplerin fazla olması da ücrete etki eden unsurlardır. Çekişmeli davalarda verilen ücret daha fazla olabilirken anlaşmalı davalarda ise bu biraz daha az bir ücrette gerçekleştiği görülür. Avukatlık ücretinin ise peşin şekilde ödenmesi gerekir. Ancak öngörülen durum dışında müvekkil ve avukat ödemede anlaşmayı kendi aralarında farklı şekilde de sağlayabilirler.

Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması (HAGB)-CMK 231; erteleme, takdiri indirim gibi birleştirici kurumların, sanık hakkındaki hüküm olan cezanın belirli bir denetim süreci içerisinde kalması ve bu süreç içerisinde hükümlünün kasıtlı suç işlememesi ya da yükümlülüklerini yerine getirmesi durumunda cezanın kaldırılması üzerine kurulmuş bir kanun hükmüdür.

Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması (HAGB)-CMK 231 Nedir?

Türkiye hukuk sistemi üzerinden HAGB kararı, medeni, özel yaşam veya siyasi görüşlerine kısıtlama tanımadan sadece davalının suçunu telafi edebilmesi için ikinci bir şansın sunulmasıdır. Böylece hükümlü, halka ve ülkesine yararlı olabileceğini, işlediği suçun pişmanlığı içerisinde olduğunu aynı zamanda bir daha böyle bir suç işlemeyeceğini kanıtlamalıdır. Bu süreçte suç işlememeli, kamu ve halka açık yerlerde herhangi bir davaya karışmamalıdır. Hüküm açıklanması geri bırakılması ( HAGB)- CMK 231 maddesi, suçlunun hayatındaki ceza hukuku alanına yaptığı istismarın telafisi olarak, verilen hükmün askıya alınması durumudur. Bu süreç mahkemenin verdiği karar üzerinden ilerleyerek, suçlunun süreci iyi değerlendirmesi beklentisi vardır.

Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması (HAGB)-CMK 231 Şartları Nedir?

Ceza mahkemesi kanunları üzerinden yürütülmekte olan davalarda, hükümlünün HAGB kararına uyum sağlayabilmesi şartı vardır. Bu şartlar, işlediği suçlarla, kanunlar üzerinden mahkeme tarafından değerlendirilerek, hükümlünün suç işleme potansiyeline doğrudan disipline etme şeklinde ilerlemeye yöneliktir.

• Terörle mücadele suçlarında davalının disiplin mahkemesi kanunu üzerinden değerlendirmemesi kararı vardır.
• 477 sayılı kanun gereğince suçlunun ceza miktarına değil, işlediği suça bakılmaktadır.
• Nafaka ödememe ya da taahhüdü ihlal suçları da disiplin kararının değişmesinde etkili olabilmektedir.
• HAGB kararı neticesinde davalının 2 yıldan az hapis cezası alması gerekmektedir.
• Propaganda, örgütlenme ve örgüte yardım suçlarına karışmaması ya da bu suçları işlememiş olması gerekmektedir.

Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması Suçları Nelerdir?

2 yıldan daha az hapis cezası almış olması şartıyla, Türkiye Cumhuriyeti Disiplin mahkemesi üzerinden Hüküm açıklanması geri bırakılması ( HAGB)- CMK 231 maddesinin kanunları uygulanmaya başlayacaktır. Bu süreçte Anayasanın 174. Maddesine göre koruma altına alınan inkılap kanunlarında yer alan suçlar girebilmektedir. Disiplin mahkemesi sürecinde değerlendirilmek için;

• Kasten insan yaralama veya saldırma.
• Taksirle insan yaralama
• Hırsızlık veya nitelikli dolandırıcılık suçu.
• Hakaret suçları
• Mala zarar verme ya da mal kaçırma suçları
• Tehdit ve şantaj suçları
• Uyuşturucu madde kullanma ve temin etme suçları
• Özel hayatı ihlal eden bilişim suçlar

Hüküm Açıklanması Geri Bırakılması Davaları

Öldürme, kundaklama veya örgütlü suçlarla katılmama üzerinden yürütülmekte olan davalarda, kişinin suçu kaç defa yerine getirdiği ve tabi ki suçunun niteliğine de bakılmaktadır. Mahkeme sürecinde davanın zaman aşımına uğraması, kişinin ilk suçunun olması ve nedenleriyle de bağlantılı sonuçlara dayalı olması önemlidir. Bu surumda HAGB kararı, suçlunun disiplin mahkemesi üzerinden değerlendirilmesini sağlayacak, 2 yıldan az olan hapis cezalarında kişinin denetim süreci içerisinde değerlendirilmesini uygun görecektir. Hüküm açıklanması geri bırakılması ( HAGB)- CMK 231 maddesinin uygulanması için taksirle ya da kasten işlenen suçların önemi bulunmamakta, suçun kanunlar üzerindeki etkisine dikkat edilmektedir.

Hüküm Açıklaması Geri Bırakılması Adli Para Cezası

Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması; Mahkemede sanığa işlediği suç üzerinden 3 ay ile 2 ay arasında hapis cezası verilebilmektedir. Adli para cezası ya da hapis cezası fark etmeksizin, HAGB tarafından denetimli serbestlik ya da hükmün açıklanması geri bırakılması kararı verilebilmektedir.

Hakaret suçları, kamu malına zarar verme suçları üzerinden yürütülmekte olan mahkemelerde uygulanan adli para cezası uygulaması, 4 ay hapis cezası aldıktan sonra adli para cezası hükmüne çevrilmektedir. Bu durumunda HAGB üzerinden karar verilemez, kişi ya da kişiler adli para cezası ödemek zorunda kalarak, HAGB kararına bağlı kalmadan davalarını yürütmek zorunda kalacaktır.

Hükmün Açıklaması Geri Bırakılması HAGB Kararı Kimlere Verilmez.

Önceki suçlarının ve hapis cezalarının Hüküm açıklanması geri bırakılması ( HAGB)- CMK 231 üzerinden değerlendirilmesinde hiçbir sorun bulunmamaktadır. Özellikle trafik kazası, iş kazası ve taksirli fiil ile ölüm suçlarından mahkumun hakkında kasıtlı olmaması nedenlerine bağlı olarak hükümlü bırakılması kararı verilebilmektedir. Sanığın kasıtlı suçtan sabıka kaydına sahip olması, Hüküm açıklaması geri bırakılması davalarında etki etmemekte, sicil yasası üzerinden 5352 sayılı üzerinden dilinme koşulları oluşturulabilmektedir.

Daha önce kasıtlı suçtan mahkum olması, HAGB kararının değişmesini sağlamaz, güncel suç ile bağlantılı bulunan durumlarda dava sürecinin başlatılması uygun görülür. Davalının ya da sanığın taksirle veya kasten işlediği suçların sadece ceza hükmünün yılına bağlı olarak değerlendirilmesi uygun görülmektedir.

Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması (HAGB)-CMK 231; Hüküm Açıklaması Geri Bırakılması Mühür Suçu

Dükkanının ya da iş yerinin mühürlenmesi sonucunda, mühürü yasa dışı bir şekilde bozma suçunda uygulanmakta olan işlemledir. Bu suç maddesinde, zarara uğratma olmadığı için yasaya karşı çıkma uygulamasında gidilir. Adli para cezası ya da hapis cezası uygulaması suçun niteliğine göre değişmektedir. YCGK-K 2015/ 167 madde üzerinden, özel düzenlemeye karşı gelen suçlunun bırakılması gerekebilir.

Hükmün açıklanması geri bırakılması ( HAGB)- CMK 231 maddesi üzerinden sürdürülmekte olan davalarda, mühür bozma, kamu kanunlarına karşı gelme ya da kamu malına zarar verme durumlarında adli para cezası uygulaması yerine getirilecektir.

Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması (HAGB)-CMK 231; Hüküm Açıklaması Geri Bırakma Hakaret Davası

Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması; Mağdurun uğradığı herhangi bir zarar görülmemektedir. Bu tür davalarda, zararın olmaması da HAGB kararının verilmesine neden olmaktadır. Eğer ki davada hakaret sonrası işlenen suçlara devam ediliyorsa, suçlunun tehdit etmesi veya verilen disiplin kurallarına uymaması durumunda hapis cezası uygulamasına yer verilebilmektedir. Bu süreçte davanın seyrinin  ne olacağı da önemlidir.

Hüküm Açıklaması Sanığın Tekrar Suç İşlemeyeceği Kanaatine Varılması

Hüküm açıklanması geri bırakılması ( HAGB)- CMK 231 üzerinden yürütülmekte olan dava kanunları gereğince, sanığın hükmünün açıklanması sonucunda suçunu tekrar etmeyeceği kararının verilmesi için sanığın duruşu, suçunun nedenleri ve kanunların karşılığı önemlidir. Bu tür davalarda, işlenen suçun affının bulunması için suçun mağdura verdiği zarara da bakılması, kanun hükmünde suçlunun tekrar suç işlemeyeceğini ispatlaması gerekmektedir.

18 yaşın altında olan çocuklar için de uygulanmakta olan HAGB kararı, çocuklara 3 yıl yetişkinlere ise 5 yıl süre vermektedir. Sanık denetim süreci içerisinde kasıtlı bir suç işlemezse, hukuki alanda davanın sicilinden düşmesi de sağlanarak, mahkeme sona erecektir.

Hukuk Ve Danışmanlık Bürosu

Hüküm açıklanması geri bırakılması ( HAGB)- CMK 231 davaları üzerinden, alanında profesyonelleşmiş olan avukatlarla çalışılarak, denetim sürecindeki şartlar ve sürecin takibi sağlanacaktır. Dava düşene kadar, dosyanın korunması, sanığın bilgilendirilmesi hukuk bürosu avukatları tarafından gerçekleştirilecektir.

İnfaz kararının alınması, sanığın cezasının düşürülmesi ve denetim sürecindeki gerekenlerin yerine getirilmesi için 18 yaşın altında ve üstünde olan sanıklar için gerekli uyarıların yapılması da sağlanır. Denetim süreci boyunca, sanığın kasıtlı suç işlememesi ve suçlarla bağlantılı işlere bulaşmaması dava süreci için önemlidir. Bu 5 yıllık süreç ve HAGB kararının verilmesi için uzman avukatlarla birlikte sürecin profesyonel bir şekilde yürütülmesi sağlanacaktır.

Tazminat davalarına dair başta gerçekleşen olaylar ve haksızlık göz önünde bulundurulur. Öyle ki haksızlık üzerine kişinin ya da kurumun zarar görmesi kaçınılmaz olacaktır. Bu zararın maddi ya da manevi olması halinde tazminat ele alınır. Başta Suç işlenmesi Nedeniyle Maddi ve Manevi Tazminat Davası gibi nedenler üzerine durulur. Haricinde:

• İş ve trafik kazalarına dair tazminatlara yer verilebilir.
• Sözleşme ihlali ya da hatalı doktor uygulamaları gibi nedenler üzerinde durulabilir.

Bunların takiben yaygın olarak boşanma davalarında da tazminat istemi öne çıkmakta. Sonuç olarak açılan dava ve hukuki haksızlıklara karşı tazminatlara yer verilir. Bu hem maddi hem de manevi açıdan ele alınmaktadır.

Suç işlenmesi Nedeniyle Maddi ve Manevi Tazminat Davası Avukatı

Suç işlenmesi nedeniyle maddi ve manevi tazminat davası adına alanında uzman ve deneyimli avukatlara başvurmak önemli. Tazminat ödemelerine dair tecrübeli olanlara yönelmeniz gerekir. Şöyle ki:

-Danışmanlık: İlk etapta merak ettiklerinize yanıt bulmak için danışmanlık hizmetlerinden faydalanmak sizin elinizde. Hızlı bir şekilde işlenen suçun niteliğinden tazminata kadar tüm konulara netlik kazandırmanız mümkün olacaktır.

-Davalar: İşlenen suçun niteliği ve uğrattığı haksızlık üzerine davalara geçilir. Dava sürecinde kişi ya da kurumların zararları ele alınır. Tüm bu zararlar maddi ile manevi tazminat davaları eşliğinde göz önünde bulundurulur.

Suç işlenmesi Nedeniyle Maddi ve Manevi Tazminat Davası Eylemleri

Suç işlenmesi olarak genel bir tabire yer verilir. Aslen bu tabir eşliğinde birden fazla suçun ifade edildiğini unutmamak gerekir. Suç işlenmesi Nedeniyle Maddi ve Manevi Tazminat Davası için öncelikle tüm bu suçları değerlendirmeniz uzun sürmez. Örnek vermek gerekirse:

• İş ya da trafik kazalarına dayalı tazminat davalarına geçilebilir.
• Yine doktor hatası dahi bu alanda ele alınmaktadır.

Tüm bu suçlara karşı hem maddi hem de manevi bütünlük zarar görebilir. Neticesinde zararın giderilmesine dair tazminat istemi boy gösterir. Suçtan kaynaklı ortaya çıkan zararlar dava sürecinde ele alınır. Ve zararların giderilmesi için tazminatın sonuçlanması beklenir.

Suç işlenmesi Nedeniyle Maddi ve Manevi Tazminat Davası Sonuçları

Yukarıda belirttiğimiz üzere sonuçlar uğranılan haksızlıklara bağlı olarak ele alınır. Örneğin iş kazasından kaynaklı olarak geçim derdine düşen kişi için hem maddi hem de manevi tazminatlara karar verilebilir. Aynı şekilde bilişim suçlarına karşı manevi açıdan zarar görenler de bunu tazminatları eşliğinde giderebilir.

Son yıllarda gelişen teknoloji ve internet ortamı yeni suçların doğmasına neden oldu. Ve yine bu suçlara karşı tazminat davaları artış göstermeye başladı. Örnek vermek gerekirse:

• İnternet üzerinden tehdit ya da şantaj suçlamaları ele alınmakta.
• Kişilik haklarını ihlal eden her türlü içerik için de tazminat davalarına yer verilmekte.

Sonuç olarak işlenen suçun niteliği ve sonuçları önem arz eder. Bunun üzerine tazminatın belirlenmesi uzun sürmez. Suç işlenmesi nedeniyle maddi ve manevi tazminat davası adına öncelikle bu konulara açıklık getirilmektedir.

Suç işlenmesi Nedeniyle Maddi ve Manevi Tazminat Davası; Maddi ve Manevi Tazminat Davası Süresi

Suç işlenmesi nedeniyle maddi ve manevi tazminat davası için süreç göz önünde bulundurulur. Neyse ki profesyonel avukatlar eşliğinde bu konulara netlik kazandırmanız ve davaya geçmeniz uzun sürmeyecektir. Örneğin dava sürecine dair:

• Tazminat nedenine göre süre değişiklik gösterir.
• Ceza kanununda yer alan suça karşı zamanaşımı ele alınır.
• Ceza davası sürecinde de tazminat davalarına yer verilebilir.

Haksız fillere dair ortak zamanaşımı bilgisi verilir. Bu anlamda 10 yıllık zamanaşımı göz önünde bulundurulur. Borçlar Kanunu tarafından zamanaşımı belirtilmiş ve avukatların uyması esas alınmıştır. Aynı zamanda ceza hukuku zamanaşımı süresi de dikkate alınır. Kısacası dava açma süresi ve zamanaşımı üzerine harekete geçilmektedir.

Kimler Maddi ve Manevi Tazminat Davasına Başvurabilir?

Suç işlenmesi nedeniyle maddi ve manevi tazminat davası adına işlenen fiil önem arz ediyor. Öyle ki bu fiil neticesinde zarar gören herkesin maddi ya da manevi olarak tazminat davalarına başvurma hakkı bulunmakta.

Aynı zamanda fiil neticesinde hayatını kaybeden kişilerin yakınlarına da hak tanınır. Örneğin ölen kişinin desteği ile geçimini sağlayan yakınları tazminat davasına başvurabilir. Yine hem maddi hem de manevi tazminat talepleri ayrı ayrı ele alınır. Ölen kişinin yakınları karşı karşıya kaldıkları haksızlık ve zararların giderilmesini talep edebilir.

Maddi ve Manevi Tazminat Davası Nerede Açılır?

Avukatlar, suçlar, nedenler ve tazminat süreçleri gibi tüm hususlar ayrı ayrı değerlendirilir. Yine bunlar arasında mahkeme detayları da katılır. Şöyle ki gerçek ya da tüzel kişilerin avukatları eşliğinde davaya başvurmaları esas alınır. Bunun için avukatlar:

• Davalının ikamet ettiği yere göre harekete geçer.
• Asliye hukuk mahkemesi üzerinden davaya yer verilir.

Hukuk Muhakameleri Kanunu üzerinden davanın ele alınması söz konusudur. Örneğin en başta davalının bulunduğu adres ve yetkili mahkemeler dikkate alınır. Buna karşı dilekçe hazırlıkları gerçekleşir ve yetkili mahkemeye sergilenir. Şikayet bildirimleri üzerine ise davanın görülmesi uzun sürmez.

Manevi Tazminat Şartları Nelerdir?

Suç işlenmesi Nedeniyle Maddi ve Manevi Tazminat Davası; Maddi tazminatın dayanakları somut olduğu için karar vermek uzun sürmez. Ancak manevi tazminat adına böyle bir durum söz konusu değil. Neticesinde bu tazminat türüne ilişkin şartların sıralanması esas alınmıştır. Mesela kişinin yaşamına zarar verecek durumlar dikkate alınır ve manevi tazminata konu olması sağlanır.

Yine kişinin sağlığı ve vücut bütünlüğü de şartlar arasında boy gösterir. Ruh bütünlüğü bunlar arasında başı çeker. Mesela internetten yayınlanan zararlı içerikler gerçek ve tüzel kişilerin manevi bütünlüğüne zarar verebilir. Bu gibi şartlara bağlı olarak manevi tazminatın görüşülmesi mümkün hale gelir.

Tazminat Hesaplaması Nasıl Yapılır?

İşlenen suçun niteliği ve yarattığı zararlar ayrı ayrı ele alınır. Bunun üzerine maddi tazminatın hesaplanması uzun sürmez. Ancak yine manevi tazminat söz konusu olduğunda ayrı nitelikler incelenir. Örnek vermek gerekirse:

• Davada yer alan tarafların mali durumlarına göre karar verilir.
• Kusur oranları manevi tazminatı etkiler.
• Ölüm ve yaralanma gibi manevi zararlar tartılır.

Hakim kendi hakkaniyetine bağlı olarak tercihte bulunur. Ve manevi tazminat miktarının belirlenmesi esas alınır. Gerek ekonomik gerekse sosyal duruma göre tazminat talepleri değerlendirilir. Maddi ile manevi tazminatın karar verilmesi adına birden fazla faktöre yer verildiği açık durumda. Neyse ki alanında uzman olan avukatlar tüm bu faktörleri dosya içerisinde toplar. Beraberinde hakimin en doğru kararı vermesi için mücadeleye girerler.

Tazminatı Belirleyen Unsurlar Nelerdir?

Maddi ile manevi tazminatın belirlenmesi adına birkaç unsurun ele alındığı açık durumda. Yukarıda da belirttiğimiz gibi suçun niteliğinden uğrattığı zararlara kadar tüm unsurlar göz önünde bulundurulur. Maddi tazminatın kararlaştırılması adına:

• Uğranılan maddi zararlar dikkate alınır.
• Davada yer alan tarafların kusur oranları belirlenir.
• Yine kusur gibi maluliyet oranları da ayrıca değerlendirilir.

Tüm bu unsurlara bağlı olarak tazminata karar verilir. Gerek maddi gerekse manevi zararların giderilmesi sağlanır. İşlenen suçun niteliği ve zararlarına bağlı olarak tazminat uygulamalarına hızlı bir şekilde yer verilir.

İstinaftan sonra temyiz hakkı açık olan davalarda elde edilen sonucun hukuki bulunmadığında yeniden yargılama yolu açılabilir. Bu şekilde kısa bir süre içerisinde istinaftan sonra temyiz adımları şekillendirilerek alınan kararın bozulması için olağan adımlar atılabilir. İstinaf ve temyiz hususları kararın bozulması için olağan hukuk yollarıdır. Bu olağan hukuk yolları aracılığı ile alınan kararın yeniden gözden geçirilmesi mümkün kılınacaktır. Ayrıca süreç içerisinde sadece alanında uzman olan isimlere yer verilmesi de çok önemlidir. Alanında uzman olmayan bir ekip ile müvekkil avukat iş birliği kurulduğu zaman dava sürecinde de sıkıntılar meydana gelebilir.

İstinaftan Sonra Temyiz Hakkı Var Mı?

İstinaftan sonra temyiz hakkı tabi ki vardır. Bu noktada temyiz hakkı için gerekli başvuruların yapılması adına 15 günlük bir süre verilmektedir. Kararın kesinleşmesinin sonrasında kararın tebliğ edilmesinden itibaren 15 günlük bir süre verilmektedir. Gerekli olan temyiz başvurusunun bu süre içerisinde tamamlanması gerekir. Yargılama süreci içerisinde temyize gerekçe olarak sunulan unsurlar ve bu unsurların net olarak açıklanması da oldukça önemlidir. Başvurunun konunun uzmanları tarafından yapılması gerekli olan tüm detaylara dikkat edilmesini de beraberinde getirir.

İstinaftan Sonra Temyiz Süreci Hakkında Bilinmesi Gereken Temel Detaylar Nelerdir?

İstinaftan sonra temyiz ile alakalı temelde göz önünde bulundurulması gerekenler;

• Temyiz sürecinde tebliğin akabinde verilen 15 günlük süreye çok dikkat edilmesi gerekir. Tebliğin yapılmasından kaynaklanan bir temyiz hakkı kaybı olursa bu durumun da anında bildirilmesi için ayrıca itirazda bulunma hakkına sahipsiniz.
• Kişilerin temyiz başvurusunda bulunması için ele alınan davanın tarafı olması isteniyor. Yargılana kişinin temsil hakkına sahip olan annesi, babası ya da eşi de temyiz başvurusunda bulunabilir. Tabi ki vekaletini avukata vererek avukat aracılığı ile tüm temyiz başvuru takip adımlarının tamamlanması da mümkün kılınmıştır.
• Cumhuriyet Savcısı da aynı şekilde sanık için temyiz başvurusunda bulunma hakkına sahiptir.

Bu alanda konunun uzmanları ile iş birliği kurduğunuz zaman temyiz sürecine dair tüm bilgilere anında erişim sağlama hakkına sahip olabilirsiniz.

Başvuru Nasıl Yapılır?

İstinaftan sonra temyiz başvurusunun yapılması için bölge adliye mahkemesine dilekçe sunulması gerekmektedir. Bu dilekçe kapsamında temyizin neden gerekli olduğuna dair tüm detaylara yer verilmesi gerekir. Bu noktada sanığın tutukluluk hali sürüyorsa kişilerin kendi cezaevleri müdürlükleri aracılığı ile dilekçelerini oluşturarak sunmalarına da imkan tanınmıştır.

Her bağlamda tarafların kararın kontrolü için başvuruda bulunma hakkının sunulmasına önem verilir. Dilekçede temyiz sebebine yer vermeyen başvuruların olumlu yanıtlanması zor olabilir. Bu nedenle alanında uzman olan isimlerden dilekçenin hazırlanma sürecinde yardım almak ve açık, anlaşılır bir dilekçe hazırlamak oldukça önemlidir.

Hangi Suçlar Temyiz Kapsamındadır?

Suçların temyiz kapsamında değerlendirilip değerlendirilmediği de çok önemlidir. Sıralanacak olan suçların temyiz başvuru hakkı kapsamında olduğu açıklanmıştır;

• Kişilerin tehditte bulunması, halk arasında korku ve panik yaratılması, halkın paniğe sevk etmek için tehdit etme gibi adımlarda direkt olarak temyiz hakkı vardır.
• Suç işlemesi için karşı tarafın tahrik edilmesi, işlenen suç hakkında olumlu yorumlar yaparak suçu ve suçluyu övme girişimleri de direkt olarak temyiz hakkına dahildir.
• Halkın askerlik görevinden soğutulması ve halkın teröre yönlendirilmesi de temyize açık durumlardır.

Bu suçlar üzerine yapılan duruşmaların kararlarının temyize gitmesi için uygun usullere göre başvuru dilekçesi hazırlanabilir.

Temyiz Kararının İncelenmesi

Temyiz kararı incelenirken hem usulen hem de esasen incelenir. Bu noktada usulen inceleme adımında bir sorun meydana gelmezse esasen incelenir ve temyizin kabulüne/reddine karar verilir. Temyiz kararının incelenmesi ve ret süreci içerisinde alınan kararın neye dayanılarak ortaya koyulduğu da ayrıca belirtilir. İstinaf kapsamında olduğu gibi kararın duruşmalı duruşmasız olma gibi bir değişkenliği de yoktur. Alınan kararın sonucu taraflara bildirilir.

İstinaf Süreci Nedir?

İstinaftan sonra temyiz hakkında bilgi almadan önce istinaf sürecinin temel özelliklerine dair bir bilgi sahibi olunması gerekir. Bu husus kapsamında kişilerin özellikle mahkemenin kararının tebliğ edilmesinden sonra 7 günlük bir süre içerisinde istinaf başvurusunu dilekçe ile yapması gerekecektir. Dilekçe ile yapılan bu başvurunun olumlu/olumsuz kararına, duruşmalı şekilde ya da duruşmasız şekilde karar verilebilir. İstinafın başvurusunda nelerin bu kararın yeniden ele alınmasına gerekçe olduğunun açık olarak dilekçede yer bulması gerekiyor.

Kişilerin bir suça maruz kalmaları ve zarar görmeleri durumunda ise mahkemeden istinaf hakkından faydalanmak için ayrıca bir gerekçe sunmasına gerek kalamayacaktır. İstinaftan olumsuz yanıt alınması ya da istinafta elde edilen sonucun yeterli görülmediği durumlarda temyiz hakkınızı kullanabilirsiniz.

Olağanüstü Hukuki Yolları Arayın!

İstinaftan Sonra Temyiz; İstinaf ve temyiz gibi adımların her biri hukuki olağan yolların aranmasıdır. Bu noktada olağanüstü seçenekler de mevcuttur. Örneğin olağanüstü yollar kullanılarak şu detayları göz önünde bulundurarak yargılamanın yenilenmesi istenebilir;

• Yargılamanın tekrarlanmasına en temel gerekçelerin başında mahkemeye sunulan belgelerden herhangi birinin sahte ya da yanıltıcı olması geliyor. Bu tür bir belge üzerine yapılan yargılamaların yenilenmesi için gerekli olan başvurular anında tamamlanabilir. Ayrıca mahkemeye sahte belge sunan kişinin adaleti yanıltma sebebi ile ayrıca cezaya çarptırılacağının da altı çizilmelidir.
• Şahitlerin kasti olarak yanlış bilgi vermesi ya da bilirkişilerin raporlarında usulsüzlük olması durumunda da yeniden yargılamanın önü açılmaktadır. Aynı şekilde hakimin yargılanan kişiyi işlediği suçun dışında herhangi bir husus sebebi ile yargılaması ve suçlu bulması da temel sorunlar arasındadır.
• Yeni bir delilin ortaya çıkması ve bu delilin daha öncesinde alınan mahkeme kararını yeniden gözden geçirmeye itecek bir unsur olması da yeniden yargılama için gerekli başvurunun yapılmasını mümkün kılabilir. Tabii ki bulunan delilin hukuki yollardan elde edilmesi gerekiyor. Hukuksuz olarak gizli biçimde elde edilen delillerin mahkemeye sunulması sunan kişiyi suçlu gösterebilir.

Bu detaylar için gerekli olan başvurular yapılırken de konunun uzmanlarından yardım almak çok önemlidir. Hukuk Büroları olağanüstü hukuki yolların tüketilmesi konusunda da size gerekli olan desteği sunacaktır.

Kanun Yararına Kararın Bozulması

Mahkeme tarafından alınan kararın kanun yararına bozulması gibi olağanüstü bir kanun yolu daha söz konusudur. Bu alanda kanun yararına bozma adımlarının tamamlanması için öncelikle temyiz ya da istinaf gibi adımların kullanılmamış olması gerekiyor. Bu yöntemler olağanken kanun yararına kararın bozulması ise olağanüstü hukuki yollardan biri olarak nitelendirilmektedir. Mahkeme kararında hukuka aykırı bir detayın söz konusu olduğunu iddia ve ispat etmenizin sonrasında süreç başlatılacaktır.

İstinaftan Sonra Temyiz Konusunda Avukat Desteği 

İstinaftan sonra temyiz konusunda avukat desteği alma hakkınız tabi ki vardır. Hukuk Bürolarında dava sürecinde incelemelerin sorunsuz şekilde tamamlanması ve tüm aşamaların sorunsuz şekilde size bildirilmesi konusunda uygun alt yapı geliştirilmiştir. Siz de istinaf sonrasında temyiz ile alakalı detaylarda Hukuk Büroları ile iş birliği yapma imkanını elde edebilirsiniz.

Boşanma davaları nelerdir? ; boşanma davaları resmi olarak gerçekleşen evliliklerin hakim kararı ile sona ermesini sağlar. Boşanma davaları çekişmeli veya anlaşmalı türde açılabilir. Birçok özel hukuk davalarına göre farklı usulleri bulunur. Boşanma davası ile birlikte çiftler arasında düzenlenmesi gereken birçok hukuki sorun bulunabilir. Bunların uzman bir boşanma avukatı ile değerlendirilmesi ve işlem yapılması lehinize sonuç alabilmek adına önemlidir.

Boşanma Davaları Hangileridir?

Boşanma davaları nelerdir? ; boşanma davaları çekişmeli ve anlaşmalı dava türleri olarak ikiye ayrılır. Anlaşmalı boşanma davaları doğal olarak daha hızlı şekilde sonuçlanır. Sadece bir konuda bile taraflar arasında sorun varsa çekişmeli boşanma davası açılır.

Boşanma esnasında taraflar nafaka, velayet, manevi-maddi tazminat gibi konular gündeme gelir. Çekişmeli boşanma davalarında süreç daha karışık şekilde ilerler.

Boşanma davası eşler için yeni bir hukuki sonuç doğuracaktır. Mal paylaşımı ile ilgili sorunlar boşanma davası kesin olarak tamamlandıktan sonra değerlendirilir. Boşanma davası sürerken de mal paylaşımı davası açılabilir ancak bu dava boşanma davasından ayrı bir şekilde açılır ve sürdürülür.

Anlaşmalı Boşanma Davaları

Anlaşmalı boşanma davaları en hızlı sonuçlanan davalardır. Taraflar bir an önce boşanmak isterler. Bunun temel şartı iki tarafın da her konuda uzlaşmış olmalarıdır.

4721 sayılı Medeni Kanun’a göre anlaşmalı boşanabilmek için de bazı şartların yerine getirilmesi gerekiyor.

Anlaşmalı boşanmak için kanunda belirtilen koşullar şunlardır:

• Evlilik birliğinin en az 1 yıl sürmüş olması gerekir
• Eşlerin birlikte başvuru yapması veya birinin başvurusunu diğerinin kabul etmesi gerekir
• Tarafların ikisi da davada bulunmalıdır ve hakim iki tarafı da bizzat dinlemelidir
• Protokol üzerinden anlaşma yapılmalıdır; şartların hepsi bir arada bulunmalıdır

Bu şartlar bulunmadığı takdirde dava çekişmeli boşanma davası olarak açılır. Çiftler genel itibariyle kendileri bir protokol hazırlayıp, başvurularını yaparlar. Bu durum zaman zaman sorunlara yol açabilir çünkü bazı ayrıntılar gereken özenle değerlendirilmez. İki tarafın da ortak beyanları ömür boyu sürecek bir hukuki sonucu doğuracaktır. Mal paylaşımları, maddi-manevi tazminat, nafaka, velayet gibi konular uzman bir avukat gözetiminde hazırlandığında daha verimli sonuçlar alınabilir.

Bu gibi konular uzmanlık gerektirir ve öylesine hazırlanması olumsuz sonuçlar doğurabilir. Anlaşmalı boşanma davası açmadan önce uzman bir avukata danışılması sizin için yararlı olacaktır.

Boşanma sürecinin profesyonel biçimde yürütülmesi için avukat ile iletişime geçebilir; protokol hazırlanmasında da hizmet alabilirsiniz.

Çekişmeli Boşanma Davası

Boşanma davaları nelerdir? ; boşanma dava türleri arasında anlaşmalı boşanma dışında bir diğer seçenek de çekişmeli boşanma davasıdır. Çekişmeli boşanma davalarında süreç çok daha uzun ve sorunlu olabilir; bu alanda uzman bir boşanma avukatı ile ilerlemek oldukça önemlidir.

Taraflar boşanırken uzlaşma sağlayamamış ve ortak paydada buluşamamışlarsa dava çekişmeli olarak açılacaktır. Çekişmeli boşanma davalarında anlaşmalı boşanma davalarında olduğu gibi bazı zorunluluklar bulunmaz. Dava açmak için tarafların belli bir süre evli kalması, anlaşmaları vb. şart değildir.

Eğer çekişmeli boşanma davası yalnızca bir tarafın isteği üzerine açılmışsa hukuken belirlenmiş olan boşanma sebeplerinden birini ileri sürer. Boşanmak isteyen kişi aynı zamanda iddia ettiği boşanma nedenini de ispatlama durumundadır.

Çekişmeli boşanma davalarında deliller büyük bir özenle ve hassasiyetle toplanıp, sunulmalıdır. Mahkeme bu deliller doğrultusunda kusur oranını tespit edecektir. Evliliğin sona ermesindeki kusur belirlenir ve bağlantılı olarak tazminat miktarı, nafaka vb. belirlenebilir.

Çekişmeli Boşanma Davalarında Kusurluluk ve Deliller

Boşanma davaları nelerdir? ; boşanma dava seçeneklerinden biri olan çekişmeli boşanma davaları aynı zamanda delillerin de sunulduğu davalardır. Belirttiğimiz gibi davacı olan taraf karşı taraf hakkındaki iddiasını ispatlamalıdır. İspatlayamaması halinde mahkeme karşısında ve alınacak hukuki sonuçlar bakımından zor durumda kalabilir.

Aynı zamanda size karşı dava açılmışsa ve kusurun daha çok karşı tarafta olduğunu iddia ediyorsanız aleyhinize yapılan suçlamaları çürütmeniz gerekir. Verilen dava dilekçesine cevap dilekçesi yazmanız gerekir ve bunun profesyonel biçimde hazırlanması son derece önemlidir.

Çekişmeli Boşanma Davalarında Deliller

Çekişmeli boşanma davalarında deliller genellikle belli kategoriler altında sunulur. En çok delil olarak sunulan araçlar arasında tanıkların beyanları, bir kereye mahsus olarak amacına yönelik kayıt, telefon kayıtları, Whatsapp içerikleri, görüşmeler, sosyal medya içerikleri bulunur.

Aynı zamanda güvenlik kamerası görüntüleri, otel ve uçak kayıtları da en sık sunulan delil araçlarındandır. Banka kayıtları, hesap kayıtları, kredi kartı ekstreleri, fotoğraf ve video kayıtları da mahkemeye delil olarak verilebilir.

Çekişmeli boşanma davaları manevi ve maddi olarak kişileri yıpratabilecek bir süreçtir. En hızlı ve verimli şekilde ilerlemek adına bu alanda tecrübeli, uzman bir boşanma avukatı çok yardımcı olacaktır. Yapılan bir yanlışlık, atlanan bir detay çekişmeli boşanma sürecinin aleyhinizde sonuçlanmasına neden olabilir, hak kaybını doğurabilir.

Boşanma Sebepleri

Boşanma davaları nelerdir? ; boşanma davalarını anlaşmalı veya çekişmeli olarak açabilirsiniz. Boşanma sebepleri özellikle çekişmeli boşanma davaları için önem taşır. Boşanma sebepleri hukuken genel ve özel boşanma sebepleri olarak ikiye ayrılır.

İki türdeki boşanma sebepleri hukuki bakımından birbirinden farklı sonuçlar doğuracaktır; bu nedenle ayrım önem kazanır. Özellikle ispatla ilgili durumlar devreye girer. Genel boşanma sebepleri söz konusu ise iki taraf da iddialarını ispatlamalı veya karşı tarafın iddiasını çürütmelidir.

Özel boşanma sebeplerinde ise davacının herhangi bir ispat yükümlülüğü yoktur. Yalnızca boşanmanın özel sebebinin ispatlanması gerekir. Genel boşanma sebepleri ile evlilik birliği sona erecekse taraflar birbirlerinin kusurlarını ispat etmelidirler.

Genel Boşanma Sebepleri

Boşanma davaları nelerdir? ; çekişmeli boşanma davalarında genel boşanma sebepleri ile evlilik sona erdirilebilir.

Hukuken genel boşanma sebebi olarak şunlar gösterilmiştir:

• Tarafların mizaçlarının uyuşmaması ve bu nedenle çıkan tartışmalar
• Geçimsizlik
• Tarafların evlilik yükümlülüklerini yerine getirmemeleri
• Şiddet, tartışma veya hakaret
• Güven sarsan davranışların sergilenmesi

Genel boşanma sebepleri arasına birçok neden girebilir.

Boşanma Davaları Nelerdir; Özel Boşanma Sebepleri

Özel boşanma sebeplerine bağlı olarak açılan davalar da vardır. Kanunlara göre özel boşanma sebepleri genel boşanma nedenlerine göre daha sınırlı sayıdadır.

Tarafların davada gösterebilecekleri özel boşanma sebepleri şunlardır:

• Hayata kast etmek, onur kırıcı ve kötü davranışlar sergileme
• Aldatma
• Taraflardan birinin diğerini terk etmesi
• Haysiyetsiz hayat sürme, suç işleme
• Akıl hastalığı

Özel boşanma sebepleri varsa davacı olan kişinin karşı tarafın kusurunu ispatlama zorunluluğu yoktur. Durumun varlığını kanıtlaması gerekir.

Boşanma Davaları Nelerdir; Boşanma Davalarında Yargılama Nasıl Yapılır?

Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu doğrultusunda boşanma davasında yargılama gerçekleşir. Belli kurallar saklıdır.

Hakim eğer ki sunulan olguların varlığına dair vicdani bir rahatlık içinde değilse bunları ispat olarak kabul etmeyebilir. İstem veya re’sen olarak taraflara yemin ettirilmez.

Hakimin kanıtları serbest olarak takdir etme yetkisi vardır. Sonuçlara ilişkin yapılan anlaşmaları hakimin onaylaması gerekir yoksa geçerli olmazlar.

Taraflardan biri talep ederse duruşma gizli olarak yapılabilir.

Boşanma Davaları Nelerdir; Boşanma Davalarında Yetkili Mahkeme

Kanunen boşanma davalarına Aile Mahkemeleri bakar. Aile Mahkemelerin olmadığı yerlerde ise boşanma davaları Asliye Hukuk Mahkemeleri’nin görevi kapsamındadır.

Yetkili mahkeme Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Bağlı Kanunu’nun 4.maddesinde açıkça belirtilmiştir.

Aile hukuku alanında incelenmekte olan boşanma davaları, aynı zamanda Medeni Hukuk çerçevesinde de kanunlarla tarafların devlet nezdinde evliliklerinin sonlandırılması işlemi kapsamaktadır. boşanma davaları avukatı, tarafların boşanma, velayet, nafaka ve maddi manevi tazminat davalarının sürdürülmesinde, müvekkilin mahkemede temsil edilmesinde ve dava dosyasının hazırlanmasında önemli bir role sahiptir.

Aile Hukuku Boşanma Davaları

Aile hukuku medeni hukuk dalının bir alt başlığıdır. Bu davalarda tarafların boşanmak istemeleri üzerine asliye mahkemesine başvuru yapması ve boşanma nedenlerini dilekçe ile bildirmeleri gerekmektedir. Türkiye’de en iyi boşanma avukatı unvanı, avukatın kendi insiyatifinde branşlaşması üzerine kabul görmesidir. Boşanma davaları, çekişmeli ve anlaşmalı olarak ikiye ayrılmakta, kanunlar üzerinden incelenerek sebeplere dayalı boşanma nedenleri mahkemeye tabii tutulmaktadır. Kişilerin ‘’Sevgi ya da aşkın’’ bitmesi gibi nedenlerle mahkemeye başvuru yapması kabul görmemekle birlikte, boşanma dilekçesinde nedenler belirtilmelidir.

Boşanma Davası Nedenleri?

Boşanma davasının nedenleri boşanma türünün belirlenmesini sağlamaktadır. Bu nedenle medeni hukuk kanunlarında boşanma davasına dayalı belirlenmiş maddeler bulunmakta bu maddelerde boşanma davasının açılmasında önemli rol oynamaktadır. En iyi boşanma avukatı bu konuda tarafların bilgilendirilmesini, davanın açılmasını ve dilekçe yazılmasını sağlayacak aynı zamanda müvekkilin mahkeme sürecinde savunulmasına da yardımcı olacaktır.

• Medeni Kanun 166. Madde uyarınca şiddetli geçimsizlik
• madde zina ya da aldatma nedenleri
• madde hayata kast etme, kötü ya da onur kırıcı hareketlerde bulunma
• madde taraflardan birinin suç işlemesi, haysiyetsiz hayat sürmesi
• madde taraflarından birinin akıl hastası olması nedeniyle boşanma
• madde taraflardan birinin evi terk etme veya terk etme nedeniyle boşanma davası

Anlaşmalı Boşanma Davası

Uzman boşanma avukatı, tarafların anlaşmalı boşanma davasında sürecin iyi bir şekilde ilerlemesi için arabuluculukta yapabilmektedir. Burada arabuluculuk tarafların barışması değil, mal ve mülk paylaşımlarında ortak bir paydada buluşmalarını sağlayacak maddi durumları bölüştürmekle yükümlüdür. Çocukların kimde kalacağı ve nafaka, mal mülk paylaşımı gibi maddi sorunların mahkemeye yansımadan çözülmesi sağlanmaktadır. Bu problemlerin kişiler arasında çözülmesi her iki tarafın da boşanmaya kabul olması durumunda anlaşmalı boşanma davası başlatılmaktadır. Anlaşmalı boşanma davası açmak için her iki tarafında boşanma dilekçesinde imzası olması ve asliye mahkemesine başvurarak duruşmaya katılması şartı bulunmaktadır.

Çekişmeli Boşanma Davası

Çekişmeli boşanma davasında taraflardan birinin boşanmayı kabul etmemesi ya da karşı tarafın isteklerine itiraz etmesi söz konusudur. Bu davalarda taraflardan birinin duruşmaya gelmemesi, itiraz etmesi veya boşanmak isteyen tarafın caymasını sağlayacak tehditlerde bulunması gibi durumlar yaşanabilmektedir. En iyi boşanma avukatı, bu sürecin hızlandırılması ve müvekkilin haklarına sahip çıkması için kanunlara başvurarak, mahkemenin tehdit altında olan tarafın korunmasıyla ilgili karar çıkarmasını da sağlayabilmektedir. Çekişmeli davalarda, velayet, nafaka ve tazminat davaları da sürdürülebilmekte boşanma davası tek celsede tamamlanmamaktadır. Uzun süren bu davalarda medeni hukukun kanunlarına başvurularak, müvekkilin korunarak ya da tehdit altında olduğu bildirilerek mahkemenin sürdürülmesi sağlanmaktadır.

En İyi Boşanma Avukatı Velayet Davaları

Boşanma davalarında, avukat müvekkilinin kişisel haklarını bildirmekle yükümlüdür. Velayetin kimde kalacağı konusunda yaşanan anlaşmazlıklarda kanunlara başvurularak, karşı tarafın velayet alması engellenebilir. Bu durumlar için müvekkilin uygun koşullarda olması, psikolojik, fizyolojik ve maddi kaynaklara sahip olması gerekebilmektedir. Kanunlar uygun gördüğü koşulda müvekkilin velayeti alma hakkı sağlanacaktır.

Velayet anlaşmazlıklarında çekişmeli boşanma davasıyla birlikte, tazminat ve nafaka davaları da sürdürüldüğü için tarafların ortak bir noktada buluşabilmesi için avukat arabuluculuk görevini de üstlenerek tarafların ortak bir paydada buluşarak medeni usulün gerektirdiği dava sürecinin sürdürülmesini sağlamaktadır. Bu dava sürecinde maddi ve manevi tazminat davalarına yönelik duruşmalara da yer verilebilmektedir.

En İyi Boşanma Avukatı Nafaka Davası

En iyi boşanma avukatı, tarafların nafaka hakkında anlaşamamaları durumunda duruşmanın yeniden başlatılması için dilekçe verme hakkına sahiptir. Bu dilekçede nafaka talebi be nedenleri yer alırken aynı zamanda nafaka hakkının sadece kadına ait olduğu düşüncesi yanlıştır. Medeni hukukta maddi olarak zor durumda olan taraf nafaka alma hakkına sahip, bu erkek ya da kadın olması fark etmeksizin uygulanmaktadır. Nafaka davasında çalışan ya da çalışmayan olmak üzere nafaka hakkı verilebileceği gibi çocukların bakımından sorumlu olan ve maddi zorluk çeken taraf da nafaka hakkı alabilmektedir. Boşanma davasında nafaka davasının açılabilmesi için boşanma avukatıyla birlikte hareket edilerek süreç başlatılabilir.

En İyi Boşanma Avukatı Tazminat Davası

Boşanma davalarında tarafların aldatılma ya da şiddete maruz kalma durumlarında maddi ya da manevi tazminat davası açma hakkı vardır. Mal mülk paylaşımında taraflar sadece birlikte ortak olarak aldıkları malları paylaşabilirken, tazminat davasında maddi bir tazminat beklentisi bulunan taraf karşı tarafın kendine ait olan malını mahkeme kararıyla alabilmektedir. Tazminat davasında taraflardan birinin hayatına psikolojik ya da fiziksel zarar verme nedenlerine dayalı dava açılması medeni kanun maddelerinde yer almaktadır. Bu nedenle en iyi boşanma avukatı, müvekkilinin boşanma davası sürdürülürken tazminat davası açması konusunda da yardım almasını, kanunlar ve hakları üzerine bilgi sahibi olmasını sağlayacak desteği sunacaktır.

Boşanma Davası Nasıl Açılır?

Boşanma davası açmak için tarafların boşanma dilekçesi hazırlayarak asliye mahkemesine başvuru yapması gerekmektedir. Duruşmanın başlatılması için iki taraftan birinin medeni hukuk kanunlarının usullerine göre dilekçeyi vermesi ve dava sürecini başlatması gerekmektedir. Çekişmeli ve anlaşmalı boşanma davası olarak açılan davalarda, kişilerin mahkeme başvurusunu birlikte yaşadıkları şehrin mahkemesine başvurarak açması gerekir. Taraflardan biri şehir veya ülke dışındaysa yine de dava evliyken birlikte oldukları şehrin asliye mahkemesinde yürütülmekte, bazı koşullarda eğer iki taraf da farklı şehirlerdeyse ikamet olarak yer değişikliği yapılabilmektedir. Boşanma davası dilekçesi hazırlamak için boşanma avukatıyla görüşerek sürecin başlatılmasını sağlayabilir ve kanunlar hakkında detaylı bilgi edilebilirsiniz.

Boşanma Davası Süreci

Boşanma davası sürecinin belirli bir zamanlaması bulunmamaktadır. Boşanma davalarında tarafların anlaşmalı ya da çekişmeli davalarına göre süreç uzayabilir ya da kısalabilir. Medeni kanunlara göre sürdürülmekte olan boşanma davalarında, özellikle taraflar maddi nedenlerden kaynaklı anlaşamıyor ya da kanunlar bu konuda katkı sağlayamıyorsa arabuluculuk işlemine başvurulabilir. Bu dava sürecinin kısalmasını sağlayacak, tarafların mahkemeye yansıtmadan kendi aralarındaki mal mülk paylaşımı konusunda ortak bir noktada buluşmalarına destek olacaktır. Boşanma avukatı arabuluculuk görevini mal ve mülk paylaşımı için de yapabilecektir.

Boşanma Avukatı Başvuru

Hukuk Bürosu üzerinden Trabzon boşanma avukatı, boşanma davaları için başvuru yaparak, boşanma sürecinin başlamasını sağlayabilirsiniz. Medeni hukuk nezlinde, çekişmeli ve anlaşmalı boşanma davaları, nafaka ve velayet davaları aynı zamanda evlilik içinde yaşananlardan kaynaklı tazminat davası açma hakkı bulunmaktadır. Mal mülk paylaşımı, itiraz ve eşlerin eşit kusuru nedenlerine dayalı olan bütün dava sonuçları hakkında detaylı bilgi verilmektedir. Asliye mahkemesi üzerinden yürütülmekte olan davalarda, her iki tarafında ortak bir noktada buluşarak evliliklerini sonlandırmalarına kanunlarla yardım edilecektir.

Hukuk alanında somut adalet sorunlarının çözüme ulaşması aynı zamanda ilişkili olduğu hukuk dalları üzerinden kanunların incelenmesi için gerekli olan bütün işlemleri avukatlarla yürütebilirsiniz. Hukuk büroları, hukuk alanında faaliyet göstermekte olan avukatlarla danışmanlık ve avukatlık hizmeti vererek sürecin takip edilmesi aynı zamanda mahkeme, sözleşme ve danışma işlemlerinin uygulanmasını sağlamaktadır.

Türkiye Hukuk Büroları

Hukuk bürosu, mahkeme sürecine dahil edilmiş olan kanun, tüzük ve yönetmelik üzerinden müvekkilin bilgilendirilmesi ve detaylar hakkında fikir sahibi olmasını sağlayacak kapsamlı çalışmalar sergilemektedir. Hukuk büroları, hukuki danışmanlık ve avukatlık alanında çalışmalar ortaya koyarak, temel kanunlar ve hukuk teorisi üzerinden sürecin takip edilmesinde büyük bir rol oynamaktadır. Hukuk bürosu bünyesinde;

• Bilişim hukuku ve danışmanlık
• Ticaret hukuku ve danışmanlık
• Şirketler hukuku ve danışmanlık
• Maliye hukuku ve danışmanlık
• Tazminat hukuku ve danışmanlık
• Ceza hukuku ve danışmanlık
• Medeni hukuk ve danışmanlık
• İş hukuk ve danışmanlık
• Gayrimenkul hukuku ve danışmanlık
• Fikri Sınai Hukuku ve danışmanlık
• Taşıma ve lojistik hukuku
• Arabuluculuk
• Miras hukuk ve danışmanlık

Dalları üzerinden davaların yürütülmesi, dosya hazırlanması, müvekkilin bilgilendirilmesi ve belli başlıklar altında sözleşme hazırlanması işlemi hukuk bürosu tarafından profesyonel bir şekilde uygulanmakta, gereği yerine getirilmektedir.

Hukuki Danışmanlık

Hukuki sorunların, somut kanunlar üzerinden incelenmesi aynı zamanda tarafların anlaşmazlıklarının, hak ve özgürlük taleplerinin gerçekleştirilmesi için gerekli olan çalışmalar yerine getirilmektedir. Hukuki düzlem üzerinde, Türkiye’nin hukuk büroları alanında tecrübe kazanmış aynı zamanda görev bilinci yerinde avukatlarla çalışmanızı sağlayacak, hukukun dallarının her biri için profesyonel avukatlarla çalışmanızı sağlayacaktır.

Yargıtay kararlarını, emsal teşkil edebilmesi için incelenmesi, ya da makalelerin paylaşılması, tanıkların, ifadelerin kontrol edilmesi, kanıt toplanması alanlarında yardımcı olacak avukatlar, büronun bünyesinde sizlere profesyonel bir sorumluluk ölçüsü içerisine destek olacaktır. Danışmanlık ve avukatlık alanında mesleğini icra etmekte olan hukuk insanları, sonucun her zaman en iyi şekilde biçimlenmesi, mahkemenin doğru ve adaletli olan tarafa dönük olması uğruna mücadele edecektir.

Avukatlık Görev Tanımı

Avukat; Türkiye’de suçlu ya da suçsuz, şüpheli veya tanık fark etmeksizin herkesin başvuru yapabileceği bir hukuk insanıdır. Bu alanda görevini icra ederken, müvekkilin bilgilendirilmesi, güncel kanunların takibi, dosya hazırlanması, kanıt toplanması ve müvekkilin mahkemede temsil edilmesi görevlerini yerine getirmektedir. Faaliyet alanları henüz Hukuk Fakültesi bünyesinde yasal bir şekilde branşlaşmasa da, çoğu avukat kendi uzmanlık alanına göre ‘’Ceza avukatı veya Boşanma avukatı’’ olarak tanımlanabilmektedir. Tecrübe kazandığı ya da kendini bu alanda geliştirdiği hukuki dallar üzerinden müvekkilini temsil edebilmekte, hukukun tüm alanlarıyla ilişkili olarak danışmanlık ve avukatlık hizmeti verebilmektedir. Hukuk büroları bünyesinde tecrübeli avukatlarla görüşebilirsiniz.

Hukuk Büroları Avukatları

Hukuk büroları avukatları, tecrübelerini, başarılı oldukları davalar ile edinmişler ve yetiştirdikleri avukatlara da bu tecrübelerini aktarırlar. Müvekkilini en iyi şekilde temsil eden, çalışkan ve disiplinli avukatların kanunları takip etmesi, güncel bilgilere ulaşması aynı zamanda kanıt toplanması gereken durumlarda kanıtlara ulaşması da en iyiler arasında olmasını sağlayabilmektedir.

Danışmanlık ve avukatlık alanında en iyi tanımının layık görüldüğü bürolar, avukatların faaliyet alanlarındaki başarıları aynı zamanda faaliyet alanlarının genişliği üzerinden oluşmaktadır. Türkiye Cumhuriyeti kanunları, yönetmeliği ve tüzüğü üzerindeki bütün gelişmeler, güncellemeler ve müvekkilin durumuna özel süreçlere göre profesyonel bir tutum sergilenmesi sonucun iyi olması için de önemlidir.

İstanbul Hukuk Büroları

İstanbul’da hukuk büroları profesyonel avukatlarla birlikte müvekkilin mahkeme sürecinde yanında olmak, dosya hazırlamak ve sözleşmelerini düzenlemek üzerine tecrübe kazanmıştır. Hukuk bürosu, boşanma avukatı, ceza avukatı ve tazminat avukatı alanında görev vermekte olan bütün hukuk insanlarını bir araya getirerek; alanında en iyi sonucu elde edeceğine güvenen meslektaşlarını müvekkillerle tanıştırmaktadır. Profesyonel bir tutum sergilemek aynı zamanda müvekkilin sorularına cevap verebilmek adına kanunların takip edilmesi ve incelenmesi; mahkeme sürecine göre şekillenilmesine karşın gerekli olan bütün işlemleri yerine getirecektir. Bu alanda müvekkillerin danışmanlık hizmeti için gerekli olan bütün işlemler hakkında bilgi alabileceği İstanbul hukuk bürolarını aramaları yeterli olacaktır.

Sonuç Odaklı Hukuki Hizmetler

Hukuk bürosu bünyesinde avukatların profesyonel bir şekilde hizmet verebilmesi için kanunları incelemeleri ve incelenen kanunlar ışığında sonucun neler olabileceğini tahmin etmesi gerekmektedir. Bu hem tecrübe hem de bilginin sağladığı bir imkan olarak, en iyi hukuk büroları bünyesinde çalışmakta olan avukatlarla birlikte çalışılarak, sürecin en iyi şekilde sonuçlanmasına odaklı çalışmaların gerçekleşmesi sağlanmaktadır.

Profesyonel bir yaklaşım, tecrübe ve sonuç odaklı çalışmalarla müvekkilin ihtiyacı olan alanda gerekli yardımı alabilmesi en önemli görev tanımlarından biridir. İyi bir avukat, kanunlar üzerinden sonucun hemen hemen ne olacağını ortaya koyabilmeli, bu durumlar karşısında mahkemeye delil, dosya ve karşı kanunları sunabilmelidir.

Tecrübeli Ve Profesyonel Boşanma Avukatı

Medeni hukuk alanında avukatların birçoğu boşanma alanında gelişim göstermiş aynı zamanda tecrübe sahibi olabilmiştir. Geniş bir alana yayılan medeni hukukta özellikle avukatın, taraflar arasındaki mal mülk paylaşımı; velayet, nafaka ve tazminat davalarının iyi yönetilmesini sağlamasını, bunlarla birlikte; şiddet gören taraf var ise korunmasına yönelik mahkeme kararının değiştirilmesi durumlarında oldukça önemlidir. Boşanma avukatı, bu ününe herhangi bir nedenden değil, alanında gösterdiği çalışmalardan, mahkeme sonuçlarından ve müvekkilleriyle ortak çalışmalarından ulaşabilmektedir. Profesyonel ve tecrübeli boşanma avukatı için büro üzerinden iletişim kurarak; medeni hukuk alanında bilgi sahibi olabilir aynı zamanda danışmanlık hizmeti de alarak arabuluculuk alanından da yararlanabilirsiniz.

Hukuk Bürosu Sözleşme Hazırlama Hizmeti

İş hukuku, şirketler hukuku ve medeni hukuk çerçevesinde tarafların ortak bir noktada buluşması ve anlaşmalarını hukuk üzerinden yapabilmeleri için kanunlara uygun sözleşmelerin hazırlanması sağlanmaktadır. Sözleşme maddelerinin belirlenmesi, kanunlara göre düzenlenmesi ve hukuk alanında geçerlilik kazanması için danışmanlık ve avukatlık hizmet kapsamında yer alabilmektedir. Şirket politikalarının belirlenmesi, boşanma ve evlilik sözleşmelerinin hazırlanması; sözleşme ihlallerinde dava sürecinin başlatılması ya da başlamadan arabuluculuk alanına yansıtılması için başvuru yapabilmektedir. Türkiye Cumhuriyeti’nde her vatandaşın avukat hizmetinden yararlanma hakkı bulunmakta; özel ve devlet kapsamlı hukuk bürolarına başvuru yaparak detaylı bilgi edinmeleri sağlanabilmektedir.

Hukuk Büroları Arabuluculuk

Hukuk büroları, boşanma davalarında ve şirket anlaşmazlıklarında bazı durumların mahkeme yansımadan çözüme ulaşması için arabuluculuk hizmeti vermektedir. Arabuluculuk hizmeti; tarafların barışması değil, maddi nedenlerden kaynaklı ters düştükleri durumlara göre yeni düzenlemelerin yapılmasını sağlamaktır. Bu durum kanunlar üzerinden kontrol edilerek, iki tarafında kazanç ve kayıpları üzerinden değerlendirmeler yapılarak; sonucun iki tarafa da fayda sağlayacak şekilde düzenlenmesi üzerine yoğunlaşılır. Müvekkilin iyi bir şekilde temsil edilmesi ve sonuç odaklı çalışmaların ortaya koyulması için hukuk bürosu ile iletişim kurarak bilgi sahibi olabilirsiniz. Mahkeme süreci ve danışmanlık işlemleri için hukuk bürolarını arayarak detayları öğrenebilirsiniz.

Ceza hukuku olağanüstü kanun yolları sayesinde alınan kararın mahkemelerce yeniden gözden geçirilmesi mümkün kılınabilir. Bu noktada özellikle başvurunun hangi sebebe dayanarak yapılacağı konusunda da bilgi sahibi olunması gerekiyor. Yapılacak olan başvurunun detaylarına dair tüm hususların olağanüstü kanun yolları kullanılırken ve gözden geçirilirken incelemeye alınması gerekiyor.

Ceza Hukuku Olağanüstü Kanun Yolları Nelerdir?

Ceza hukuku olağanüstü kanun yolları kapsamında öncelikli olarak akla Cumhuriyet Başsavcısının sahip olduğu yetki gelmektedir. Ceza Genel Kurulu’na gerekli olan başvuru başsavcı tarafından yapılabilir. Bu alanda başvurunun yapılması için 30 günlük bir süre bulunmaktadır.

Bu 30 günlük süre içerisinde kararın bozulması ve alınan kararın yeniden gözden geçirilmesi için itiraz edilebilir. İtiraz için yapılacak olan başvurunun sanığın lehine olması durumunda bu 30 günlük süreye bakılmaz. Sorunsuz şekilde süre kısıtlaması olmadan gerekli olan olağanüstü kanun yolları aranabilir. Alınan yanıt ret olursa yeniden itirazın tekrarlanma hakkı olmayacaktır.

Ceza Hukuku Olağanüstü Kanun Yolları ve Bölge Adliyeye Başvuru

Ceza hukuku olağanüstü kanun yolları kapsamında Bölge Adliye Mahkemelerine başvurma gibi bir hak da bulunuyor. Savcılık gerekli olan itiraz başvurularını adliye mahkemelerine yapabilir. Bu süreç içerisinde de 30 günlük bir zaman dilimi verilmiştir. Bu 30 günlük zaman dilimi içerisinde yine sanığın lehine bir itiraz yapılırsa süre kavramı aranmayacaktır. Sanığın haklarının süreden bağımsız bir biçimde koruma altına alınması için gerekli olan tüm önlemler sorunsuz bir biçimde alınmıştır.

Yeni Delillerin Ortaya Çıkması

Ceza hukuku olağanüstü kanun yolları incelemeye alınırken yeni delillerin ortaya çıkması da oldukça büyük önem arz ediyor. Yeni deliller incelenirken kişilerin özellikle haklarında bir cezai yaptırım kararı verildiyse bu cezai yaptırımın yeniden gözden geçirilmesi konusunda da karar verilebilir. Bu aşamada yeni deliller ile verilen cezanın büyüyecek olması ve mağdur olan tarafın haklarının korumaya alınması konusunda gerekli olan adımlar da atılır. Yeni delillerin nasıl elde edildiği ve nasıl sunulacağı konusunda da uzman desteği oldukça önemlidir. Örneğin hukuki yollardan elde edilmeyen delillerin hukukun işlemesi konusunda sahih bir kaynak olarak işleme alınmayacağının da ayrıca belirtilmesi gerekiyor.

Ceza Hukuku Olağanüstü Kanun Yolları; Kanun Yararına Bozma Süreci

Ceza hukuku olağanüstü kanun yolları kapsamında en sık kullanılan unsurların başında kanun yararına bozma geliyor. Kanun yararına bozmada kişilerin istinaf ya da temyiz adımlarından geçmeden kesinleştirilen kararlara itiraz hakları vardır. Bu alınan kararın kanuna aykırı olduğunun belirtilmesi ile beraber kanun yararına bozma süreci de elde edilmiş olacaktır. Kanun yararına bozma süreci içerisinde kişilerin özellikle hangi hukuki duruma aykırılık söz konusu olduğunun net şekilde bildirilmesi gerekir.

Kanun yararına bozma hususundan faydalanamayacak olan kişiler de yer alıyor. Örneğin alınan kararın direkt olarak hakimin takdir yetkisine bağlı olması durumunda yarıca bir itirazda bulunulması söz konusu değildir. Hali hazırda hakime bu takdir yetkisi kanun tarafından verilmektedir. Sadece hakimin karşı tarafın suçu dışında herhangi bir husus sebebi ile cezalandırma yapması durumunda itirazda bulunulabilir. Bu şekilde aslında suçlu bulunan kişinin işlediği kabahatin dışında bir durumdan suçlanması durumunda direkt olarak gerekli olan tedbirler alınarak itirazda bulunma hakkınız vardır. Bu noktada da itiraz dosyasının oluşturulma şekli oldukça önemlidir.

Yargılamanın Yenilenmesi Sürecinde Temel Detaylar Nelerdir?

Ceza Hukuku Olağanüstü Kanun Yolları; Alınan bir kararın sonuca bağlanmış olsa dahi gerekli olan haklı hususlar ile itirazda bulunulmasının hemen sonrasında yargılamanın yenilenmesine dair talepte bulunma gibi bir hakkınız da vardır. Bu konuda akla gelen en temel gerekçeler ;

• Mahkemeye sunulan belgelerin biri ya da birkaçının sahte olması durumunda yargılamanın yenilenmesi kaçınılmaz durumlar arasında yer almaktadır. Sadece yargılamanın yenilenmesi konusunda değil aynı zamanda sahte belge sunan şahıslara gerekli olan cezai yaptırımın uygun görülmesi için de harekete geçilir. Mahkemenin yanıltılmasının kişilerin cezai yaptırıma tabi tutulması için yeterli biri gerekçe olduğu fark ediliyor.
• Mahkemede bir şahidin olayların dışında sadece kasıt üzerine yalancı şahitlik yapmasının ortaya çıkması durumunda da mahkemenin yenilenmesine karar verilmektedir. Tabi ki şahidin ifadesinin neden yanlış olduğu ve neden kasti bir biçimde yalancı şahitlik yaptığının da net şekilde ispat edilmesi gerekiyor.

Avukat ile iletişim kurarak bu tür durumlarda gerekli olan ceza hukuku başvuruların nasıl yapılması gerektiğine dair de bilgi alabilirsiniz.

Cezai Neticeler ve Hükümlere Dair Yenileme Kararları

Verilen cezai bir yaptırımın diğer bir cezai hükme dayandırılması durumunda dayandırılan hükmün farklı bir hüküm ile kesin olarak ortadan kaldırılmış olması da yargılamanın yenilenmesi için yeterli bir unsur olarak görülmektedir. Hükümlere dayandırılma sürecinde hangi hükmün geçerliliğinin neye dayandırılarak son bulduğu gibi hususlarda ayrıca dikkatli davranılması gerekiyor.

İnsan Hakları İhlali

Ceza Hukuku Olağanüstü Kanun Yolları; Yeniden yargılanmanın bir diğer sebebi de insan haklarının ihlali konusudur. Mahkemece alınan bir kararın uluslar arası manada bağlayıcılığı olan insan haklarını ihlal etmiş durumda olması da kararın bozulması ve yenilenmesi için yeterli bir sebep olacaktır. İnsan hakları ihlali gibi hususlarda kişilerin anında gerekli başvuruları yaparak kararın bozulması istenebilir. Yalnız bu konuda başvuru yapılırken kararın kesinleşmesinin sonrasında 1 senelik bir itiraz süreniz bulunuyor.

Bu 1 senelik itiraz süresinin dolmasına rağmen hala insan hakları ihlali sebebi ile başvurunun yapılmaması durumunda başvuru hakkınızı da kaybetmiş olursunuz. Geçerli olan başvuru hakları ve sürelerin takibi konusunda da hassas davranılmalıdır. Diğer başvuru türlerinde sanığın lehine yapılacak olan başvurularda süre kısıtlaması olmasa da bu alanda uluslar arası bağlayıcılık söz konusu olduğu için ayrıca dikkate alınması gerekiyor. Bu alanda dikkate alınması gereken bir diğer husus da ilk yargılama sonucunda verilen cezanın infazının devam etmesidir. Yenileme olması infazı etkilemeyecektir.

Mirasta Mal Paylaşımı ve Mirasçılık Nedir; Sevdiklerimizin kaybı bizim ve ailemiz için acı vericidir. Ancak yas süreciyle beraber, vefat gibi durumlarda devreye yasal süreçler de dahil olmaktadır. Bu noktada, mal paylaşımı, saklı pay ya da diğer maddi durumlar olaya dahil olmaktadır. Bunlar zamanında kişilerin ‘ vasiyet ‘ ile belirleyebileceği gibi, kanunen bir düzenleme yapılması da söz konusudur. Bu gibi durumlarda kanunların, belirli düzenlemeleri ve sınırları bulunmaktadır.

Bazen miras dahilinde kişiler arasında anlaşmazlıklar söz konusu olabilmektedir. Hatta bu durum miras hukuku içerisinde en çok sorun yaşanan konuların başında gelmektedir. Kişilerin bu konulardaki hakları birtakım yasalar ve kanunlar dahilinde belirlendiği için, kişilerin yaşadıkları anlaşmazlıklar yasal yolla çözülebilmektedir. Ancak menfaatlerin korunabilmesi ve beklenilen sonuçların alınabilmesi adına miras hukuku konusunda uzman ve bu işin inceliklerini iyi bilen avukatların devreye girmesi gerekmektedir. Aksi takdirde bireyler, hiç istemedikleri sonuçlarla karşılaşabilir ve hem maddi hem de manevi olarak bu olaylardan etkilenebilirler.

Vefat halinde mirasta mal paylaşımı ve mirasçılık nedir gibi soruların yanıtları sıkça araştırılmaktadır. O yüzden bu konular hakkında detaylı bilgi akışını sağlamak için sizlere bu yazıyı hazırladık.

Miras Nedir?

Mirasta mal paylaşımı ve mirasçılık nedir sorularının yanıtlarından önce ilk olarak bu konudaki temel kavramların bilinmesi büyük önem taşır.

Mirasın TDK’ da sözlük anlamı; Bir neslin kendinden sonra gelen nesle bıraktıkları ya da birine, ölen bir yakınından kalan mal mülk, para veya servet, tereke olarak belirtilmiştir. Hukuksal açıdan bu terimi açıklamak ise oldukça detaylı ve incelikli olacaktır. O yüzden de miras hakkında kısaca; Vefat halinde, vefat eden kişinin kanunen tanınan yasal mirasçılarına geçen ( aktarılan ) hukuki işlemlerinin tümü olarak ifade edebilir. Bu tanım, arkasından mirasta mal paylaşımı ve mirasçılık nedir, yasal mirasçılar kimlerdir gibi soruları da beraberinde getirmektedir. Aşağıdaki alt başlıkta yasal mirasçıların kim olduğu konusundaki sorularınızın yanıtını bulabilirsiniz.

Yasal Mirasçılar Kimlerdir?

Mirasta mal paylaşımı ve mirasçılık nedir sorusundan önce ilk olarak kanunen tanınan yani yasal olan mirasçıları öğrenelim. Türk Medeni Kanunu’ nun 495. Ve 502. Maddeleri arasında düzenlenen ve belirlenen yasal mirasçılar aşağıda yer almaktadır:

• Kan Hısımları (Altsoy, Ana ve Baba, Büyük Ana ve Büyük Baba, Evlilik Dışı Hısımlar)
• Sağ Kalan Eş
• Evlatlık
• Devlet

Saklı Pay Nedir?

Bu aynı zamanda ‘ yasal pay’ olarak da bilinen bir terimdir ve vefat eden kişinin mirasçılarından saklayamayacağı yani diğer bir deyişle, kaçıramayacağı kanunen korunmakta olan para anlamına gelmektedir.

Bu paya dair her şey Türk Medeni Kanunu’ nun 505. Maddesinde düzenlenmiş ve belirtilmiştir. Aynı zamanda saklı pay için belirlenen oranların ne olduğu da 606. Madde dahilinde açıklanmıştır.

Miras Hukuku Nedir?

Miras Hukuku oldukça geniş kanuni düzenlemeler içerir ve bu yüzden de Medeni Kanunu’ nun bir alt dalı olarak bilinir. Bir kişinin ölümü neticesinde ve gaiplik durumu doğrultusunda işinin mal varlığını düzenleyen hukuk dalına ‘ Miras Hukuku ‘ adı verilir. Bu konular dahilinde yaşanan sorunlar bir hayli fazladır. O yüzden her miras davasının süresi aynı olmamaktadır. Bu davalarda alanında uzman ve deneyimli bir avukat ile çalışılması, kişiler için avantajlı bir durum yaratacaktır. Aksi takdirde, olayın incelikleri ve detayları bilinmediği için bazı sorunlar yaşanabilir. Bu yüzden mutlaka tecrübeli ve deneyimli kişilerden yardım talep edilmelidir.

Yasal Mirasçılık Nedir?

Mirasta mal paylaşımı ve mirasçılık nedir sorusunun ikinci kısmı; mirasçılık nedir sualini şu şekilde cevaplayabiliriz. Vefat eden kişinin bıraktığı miras üzerinde hak sahibi olan kişilere mirasçı denir. Ve bu mirasçılar; yasal mirasçı ile atanmış mirasçı olarak ikiye ayrılmaktadır:

• Yasal mirasçılık; vefat eden kişinin yani mirası bırakan kişinin iradesine bağlı olmayan ve ölümü üzerine doğrudan kanundan kaynaklanan bir miras hukuku pozisyonudur. Bu durum Medeni Kanun’un 495-501 maddeleri arasında düzenlenmiştir. Buna göre yasal mirasçılar, mirası bırakan kişinin ( vefat eden kişinin ) kan hısımları, evlatlık ve altsoyu ile sağ kalan eştir.
• Atanmış mirasçı ise, miras bırakanın yani vefat eden kişinin kendi özgür iradesiyle mirasının bir kısmını ya da tamamını belirli bir kişiye bırakmasıyla mirasçı kabul edilen kişidir.

Bunun yanı sıra mirasta mal paylaşımı yapılırken, kanunen belirlenmiş bir zümre sistemi işin içine dahil olur. Mal paylaşımı da bu zümre sisteminde yer alan basamaklara göre yapılmaktadır.

Mirasta Mal Paylaşımı ve Mirasçılık Nedir; Mirasta Zümre Yani Derece Sistemi

Vefat eden kişinin geride bıraktığı miras konusunda, öncelik verilen kesimin yasal mirasçılar olarak belirlenmesi zümre sisteminin bir getirisidir. Medeni Kanun dahilinde mal paylaşımı yapılırken dikkate alınacak üç dereceli bir sistem vardır. Vefat eden kişinin bıraktığı mirastan hak talep edilebilmesi için, kişilerin bu üç zümreden birinde yer alması gerekmektedir.  Sistemin özelliklerini şöyle ifade edebiliriz:

• Birinci dereceden zümrede yer alan mirasçı, bir sonraki zümrenin mirasçı olmasını engelleyebilir. Mesela, birinci derecede kanuni mirasçılık hakkına sahip altsoy (çocuklar) var ise,  İkinci derecede kanuni mirasçılık hakkına sahip olan miras bırakanın anne-babası miras hakkına sahip olamaz.
• Zümre içinde ön sırada yer alan mirasçı, bir alt sıradaki mirasçının miras talebini engeller.
• Zümrenin başları ve kök başları hayatta ise altsoylar mirasçı olamaz.

Mirasta Mal Paylaşımı Nasıl Yapılmaktadır?

Mirasta mal paylaşımı kanunen belirlenmiş zümre sistemine göre yapılmaktadır. Burada da paylaşıma ilk olarak 1. Sıradan başlanır. Zümrede bu dereceden mirasçı bulunmuyor ise o zaman 2. ve 3. Sırada yer alan mirasçılar dikkate alınır.

Mirasta Mal Paylaşımı ve Mirasçılık Nedir; Miras Davası Nedir?

Bu zümre sisteminden doğan birçok anlaşmazlık mevcuttur. O yüzden kişiler gerek mirastan mal kaçırılması gerekse de mal paylaşımında meydana gelen sorunlar nedeniyle dava açabilme hakkına sahiptirler. Bu konuda önemli olan, dava türü ve hangi mahkemeye dava talebinde bulunulması gerektiğidir. İşte bu konunun inceliklerinin bilinmesi, alanında uzman bir avukat yardımıyla daha büyük bir avantaj sağlayacaktır.

Mirasta Mal Paylaşımı ve Mirasçılık Nedir; Kimler Miras Davası Açabilir?

Mirasta mal paylaşımı konusunda haksızlığa uğradığını düşünen ve sorun yaşayan tüm yasal mirasçılar dava talebinde bulunabilir ve miras davası açabilirler. Bu konudaki hakların ve menfaatlerin korunması adına alanında uzman bir avukattan yardım almak önemlidir.