Ekleyen: Melih (Sayfa 6)

Bilindiği üzere trafik sigortası, araç sahibi olan herkesin yaptırması gereken bir sigorta türüdür. Kanunlar dahilinde yaptırılması zorunlu olan bir sigortadır. Bu sigorta türü için genelde trafik kazası tazminat ödemelerinde hangi belgeler istenir gibi sorular merak edilmektedir. Bunların cevabına geçmeden önce ilk olarak trafik sigortası ve kapsamı hakkında daha detaylı bilgiler verelim.

Trafik Sigortası Nedir?

Trafik kazası tazminat ödemelerinde hangi belgeler istenir sorusundan önce trafik sigortasının ne olduğunun bilinmesi gerekmektedir. Trafik sigortası; bir kaza anında karşı tarafta bedensel ya da maddi olarak oluşan zararların masraflarının karşılandığı bir sigorta çeşididir diyebiliriz. Bu kapsam içerisinde her yıl belirli bir miktar dahilinde ödemesi yapılır ve bu ödemelerin geciktirilmesi dahilinde kişilere para cezası verilebilir. Keza aynı şekilde kanunen zorunlu tutulan bu sigortanın yaptırılmaması halinde de kişiler para cezasına çarptırılacaklardır. O yüzden hem sigorta yaptırma hem de sigortanın ödeme işlemleri düzenli bir şekilde takip edilmelidir.

Zorunlu Trafik Sigortası Süresi Ne Zaman Dolar?

Zorunlu trafik sigortasının süresi, kanunen 1 yıl olarak belirlenmiştir. Bu sürenin ardından sigorta poliçesinin her yıl yenilenmesi zorunlu kılınmıştır. Yenileme işlemleri genellikle, poliçe bitim süresine yakın bir tarihte yapılmalıdır. Bu konudaki ödemeler açısından neredeyse her sene, araç sahiplerinin işlerini kolaylaştıracak yenilikler yapılmakta. Örneğin; sigorta şirketlerine ödenmesi gereken primler konusunda taksit imkanı getirilmesi gibi.

Zorunlu Trafik Sigortası Neleri Kapsar?

Bu sigortanın limit ve kapsadıkları Hazine Müsteşarlığı tarafından belirlenir. Sigortayı yapacak olan bütün sigorta şirketleri için bu teminatlar aynı olmak zorundadır. Ancak ödeme yöntemleri ve fiyatlar konusunda şirketler arasında farlılıklar söz konusu olabilir. Zorunlu trafik sigortasının kapsadığı hususlar:

• Kişi ölüm ve tedavi giderleri: Hasarın meydana geldiği durumlarda her bir kişi için sunulacak olan vefat ve tedavi gideri masrafları
• Kaza ölüm ve tedavi giderleri: Hasar durumunda kazada bulunan her bir kişinin vefat ve tedavi masrafları giderleri
• Kazanın maddi giderleri ve tutarları: Hasar durumunda karşı tarafa ödenecek olan maddi zararların giderleri

Bu konular dahilinde trafik kazası tazminat ödemelerinde hangi belgeler istenir sorusunun cevabı önem kazanmıştır. Aşağıdaki konu başlığında çeşitli durumlar dahilinde hangi belgelerin istendiği belirtilmiştir.

Tazminat İçin Gerekli Olan Evraklar

Kişilerin trafik kazası yaşamaları dahilinde eğer sigortaları bulunuyorsa maddi zararın karşılanması için sigorta şirketlerine talepte bulunabilirler. Ancak bu talep dahilinde bu şirketler bazı evraklar isteyecektir. Bu teminatları ve teminatlar kapsamında istenen belgeleri 3 kategori altında değerlendirebiliriz. Bu belgeler genel evraklardan oluşup, hasarın niceliği ya da niteliğine göre farklılık gösterebilirler. trafik kazası tazminat ödemelerinde hangi belgeler istenir sorusu için kategoriler şöyle açıklanabilir.

Trafik Kazası Tazminat Ödemelerinde Hangi Belgeler İstenir; Maddi Zarar Tazminatı İçin İstenen Belgeler

Bu tip bir zarar için ödeme talep etmek adına sizden istenen evraklar genel itibari ile şöyle olacaktır:

• Poliçe örneği
• Trafik kazası tespit tutanağı
• Hasara ait fotoğraflar
• İfade ya da görgü tanığı tutanakları
• Sürücülerin ehliyet ve ruhsat fotokopileri
• Kazayla ilgili diğer belgeler
• Gerek görülmesi halinde eksper ve alkol raporu

Trafik Kazası Tazminat Ödemelerinde Hangi Belgeler İstenir;  Vücuttaki Hasarlar İçin İstenen Belgeler

Eğer kaza anında yaralanma söz konusu ise tazminat dahilinde sizden talep edilecek belgeler şu şekilde olacaktır:

• Trafik kazası tespit tutanağı
• Yaralının taburcu edildiğini gösteren hastane raporu
• Reçete
• Fatura, makbuz gibi tedavilerin belirtildiği gider belgeleri

Trafik Kazası Tazminat Ödemelerinde Hangi Belgeler İstenir; Sakatlanma Söz Konusu İse İstenen Belgeler

Eğer kaza sonrasında herhangi bir bedensel engel oluştuysa yani sakatlanma söz konusu ise o zaman sizden istenen belgeler şunlar olacaktır:

• Trafik kazası tespit tutanağı
• Tam donanımlı ( tam teşekküllü ) bir hastaneden alınan ve bedensel engelin yani sakatlığın durumunu gösteren rapor
• Sakat kalan kişinin gelir durumunu gösteren belge
• Olay mahkemeye intikal ettiyse bu konuda hakkındaki mahkeme kararı
• Kazayla ilgili diğer belgeler

Vefat Durumunda Tazminat İçin Gerekli Olan Belgeler

Eğer bu kazada vefat ya da vefatlar gerçekleşmiş ise o zaman sizden istenen belgeler şunlar olacaktır.

• Trafik kazası tespit tutanağı
• Ölüm muayene raporu
• Aile nüfus kayıt örneği
• Veraset ilanı
• Vefat eden kişinin gelir durumunu belgeleyen evrak
• SGK geliri bağlanmış ise gelirin peşin değerini gösteren evrak
• Kazayla ilgili diğer belgeler

Resmi makamlar ya da zararı karşılayacak olan sigorta şirketleri duruma göre sizden ek belge talep edebilme hakkına sahiplerdir.

Trafik Kazasında Araç Sahibinin Yükümlülükleri

Trafik kazalarında karşı taraftan kaynaklı sorunlar yaşanabildiği gibi, bizim açımızdan da hatalı durumlar yaşanmış olabilir. Yani biz de kazanın yaşanmasına sebebiyet verebiliriz. Bu yüzden kanunlarca belirlenmiş ve bunları bu tip davalar görülürken devreye sokan, verilecek kararı etkileyen ve sürücülere özel olan bazı yükümlülükler vardır. Bunlardan en önemlisi, trafik kurallarına uyulması ve zorunlu trafik sigortasının yaptırılmasıdır. Ayrıca sadece bu sigortayı yaptırmak yetmez, ödemesinin de düzenli bir şekilde ödenmesi gerekmektedir. Trafik kazası tazminat ödemelerinde hangi belgeler istenir sorusundan sonra merak edilen bir diğer konu da trafik kazasından sonra araç sahiplerinin yani sürücülerin yükümlü olduğu konulardır. Bu konuları şu şekilde belirtebiliriz:

• Araç sahibinin poliçe geçerlilik süresi dahilinde meydana gelen hasara konu olan bütün durumları sigorta şirketine bildirmek zorunluluğu vardır. Kazaya halinde, bu durumu en kısa sürede sigorta şirketine bildirilmeli ve istenen evrakları teslim etmelidir.
• Sigortayı yaptıran kişinin herhangi bir kaza sonucunda oluşan zararı “ağırlaştırmaması” gerekir. Kazaya ek olarak fazla tazminat alabilmek adına yapılan her türlü girişim, sigortanın feshine yani iptaline neden olur.
• Sigorta sahibi kişinin sorumluluklarından biri de, zararı azaltma veya kurtarma yükümlülüğüdür. Yani kazanın gerçekleştiği durumlarda, zararı önlemek ve azaltmak için çaba göstermesi gerekir.
• Kaza sonucu oluşan zarardan dolayı sigortalının şahsına dava yolu ya da farklı yollarla bir tazminat talebi ulaşırsa veya aleyhine cezai kovuşturmaya geçildiği hallerde, durumdan sigorta şirketini haberdar etmeli ve şahsına ulaşan ihbarname, davetiye gibi bütün belgeleri anında sigorta şirketine ulaştırmalıdır.
• Araç sahibi ortaya çıkan ve trafik sigortasına konu olmuş durumla ilgili farklı sigorta sözleşmeleri, poliçeleri varsa sigorta şirketlerinin her birine bu hasarın ya da hasarların meydana geldiğini bildirmeli.
• Maddi hasarlı trafik kazalarında tutanak düzenlenmesi şarttır. Bu yüzden tutanak tutma esnasında araç sahibi mutlaka aracını güvenli bir bölgeye çekmelidir.

Bunlar uygulanmadığı takdirde sigorta şirketleri ile sigortalı arasında anlaşmazlıklar meydana gelebilir.

Hukuki boyutta, birçok hukuk başlığı yer edinir. Hukuk konuları, kendi içerisinde değişkenlik gösterebilir. Sürecin işlemesi ya da ilerleyiş göstermesi, zaman olarak farklılık sağlar. Ticaret Hukuku tacirlerin sahip olduğu belirli haklarının, yasa içerisinde koruma altına alınmasıdır. İşletme sahipleri ve alıcılar, Ticaret Hukuku kapsamı içerisinde ki sorunlarını, mahkemeler karşısında çözüme kavuşturur.

Ticaret Hukuku Nedir?

Ticaret Hukuku, oldukça geniş kapsamlı bir hukuk bilimidir. Ticaretle ilgili her türlü faaliyet, bu hukuk kapsamı içerisinde düzenlenir.

• İşletme sahipleri
• Alıcılar
• Ya da ticaret ile ilgilenen kişiler, problemlerini çözüme kavuşturmak istedikleri takdirde bu hukuki boyutu tercih edebilirler.

Ticaret Hukuku, Medeni Kanun kapsamı içerisinde bulunur. Türk Ticaret Kanunu içerisinde, 1957 tarihinden itibaren yer alır.  hem ülke çapında hem de kişiler arasındaki üretim ve tüketim dengesinin bir şekilde sağlanması adına yer edinir. Hukuk disiplini aracılığı ile yapılan düzenlemeler, ekonomik faaliyetler de ön planda tutularak sağlanır.

Ticaret Hukuku Nasıl İşlenir?

• Ticari işletmeler
• Ticari işler
• Ya da ticaret ünvanları gibi birçok kavram, ticaret hukuk içerisinde yer edinir.

Geniş kelime yelpazesi ile bulunan Ticaret hukukunda, hukuk disiplini bulunur. Bu hukuk disiplinin sebeplerini muhattaba alan 3 adet unsur da, bu hukuk kapsamı içerisinde yer edinir. Bunlar;

• Tüzel kişiler ve tacirler
• Ticaret işletmeleri
• Ve son olarak ticaret işleten dernekler. Dernekler ile birlikte bu başlık içerisine, vakıflarda girebilir.

Hukuk disiplini kapsamında, davalar yürütülür.

• Ticaret hukuku davaları, asliye ticaret mahkemelerinde ya da asliye hukuk mahkemelerinde görülür.
• Ticaret Hukuku, Şirketler Hukuku, Taşıma Hukuku, Deniz Ticaret Hukuku, Fikri Mülkiyet Hukuku, Sigorta Hukuku, Rekabet Hukuku gibi hukuk dalları, kapsama alanı içerisine alınır.

Ticaret Hukuku Neden Önemlidir?

Diğer bütün diğer bütün hukuk dallarında olduğu gibi önemli bir birimdir. Ticari alanda genellikle sorunlar, probleme kavuşturulmaz. Burada alacak verecek ilişkisi, günümüzde sıklıkla yaşanılan problemdir. Kişiler kendi aralarında sorunlarını çözüme kavuşturmadıkları zaman, hukuki boyutta kavuşturmayı denerler. Burada da belirli etmenler göz önünde bulundurulur.

• En geniş kapsamlı hukuk dalıdır.
• Bünyesinde ticarette ilgili her türlü konuyu bulundurur.
• Sürekli olarak güncelleme ve yenileme Ticaret hukuku kapsamında gerçekleştirilir.
• Ticaret  avukatları, bu konuda uzman oldukları takdirde müvekkillerini, profesyonel bir şekilde temsil edebilirler.

Hukuk dalı içerisinde yeni bilgiler gelişim gösterdiği için pratikteki uygulamaları da, ticaret hukuku alanında işlem yapan avukatların takibe alması zorunludur. Kanun karşısında sağlıklı ticari ilişkilerin kurulması ve hukuk disipline dair düzenlemelerin önemli bir şekilde yapılması adına, Ticaret  geniş kavramı ile yer edinir. Ticaret Hukuku, Borçlar Kanunu içerisinde bulunmaz. Bu durumdan ayrı tutulur.

Ticaret Hukuku Hangi Konuları Kapsar?

Oldukça geniş kapsamlı bir konudur. Örneğin marketten ya da gün içerisinde herhangi bir alışveriş merkezinden aldığınız ürünün üzerinde etiket olmaması, Ticaret Hukuku kapsamında değerlendirilir. Ya da gün içerisinde ticari ilişkilerde yaşanan karmaşıklıkları her geçen gün artış gösterir.  Ticari faaliyetler, gün içerisinde hepimizin karşısına çıkmaktadır. Burada ekonomik açıdan anlaşmaya varılmaması takdirde, hukuki boyutu çözüme kavuşturulması denenir. Ticaret Hukuku, ticari faaliyetlerin her geçen gün artış göstermesiyle birlikte günlük yaşantımızda yer edinir.

• Ticaret hukuku kapsamında genel danışmanlık hizmeti
• Ticari ilişkilere yönelik sözleşmeler
• Ve ticari hukukun gerektirdiği metinlerin hukuki yönetmeliğe olması gibi durumlar konu ile ilgili ilişkili olarak hazırlanır.

Burada da avukatlara, önemli bir görev düşer. Avukatlar alanında başarılı işler yaptığı zaman, ticaret hukuku müvekkilin istediği şekilde sonuçlanması adına yer edinir.

Ticaret Hukuku Avukatı

Sürecin ilerleyişi ile ilgili bilgilendirilme yapılması için Avukat yol göstericiliği sağlar.

• Avukat olmadığı zaman, hukuki boyuta taşınan işlemlerin istenilen düzeyde ilerleyiş sağlayacağı, kişi tarafından bilinmez.
• Karşı taraftan gelen hamleler
• Kişinin hakim karşısında neleri söylemesi gerektiği
• Davanın nasıl ilerleyeceği
• Ticaret hukukunun neleri kapsadığı gibi birçok başlık, avukatın bilgilendirilmesi ile gerçekleşir.

Avukat olduğu zaman dava, kişinin istediği yönde ilerleyiş göstermesini sağlanır. Aksi takdirde haklıyken haksız duruma düşülebilir. Bu geniş kapsamlı bir konudur. Belli başlı konular farklı şekillerde ilerleyiş gösterebilir. Burada yanlış adımların sergilenmesi, kişinin maddi ve manevi açıdan zarar görmesini sağlar. Alanında uzman, tecrübeli bir avukat ile iletişime geçerek, konuyla ilgili detaylı bilgileri edinebilirsiniz.

Süreç Nasıldır

Özel hukuk içerisinde yer edinir. Günlük yaşamda, çoğunluğu karşısına ticari faaliyetleri kapsayan belirli konular çıkar. Ticari faaliyetler esnasında sorunlar, karşılıklı olarak anlaşmazlığa varabilir. Bu durumda olaylar büyür. Davaya doğru ilerleyiş göstermesi mümkündür. Özellikle sürekli olarak ticaret ile ilgilenen kişiler için bu durumun, dava ile sonuçlanması gerekir. Davalar Ticaret Hukuku başlığı altında işlenir. Davanın ilerleyiş göstermesi, alanında tecrübeli bir avukatın rehberliğinde sağlanır. Herhangi bir konu ile ilgili ticari faaliyetlerin düzenlemeye alınması, bu düzenin çevreye zarar vermemesi gibi birçok konu başlığı bu hukuk dalı içerisinde yer edinir.

Bakıldığı takdirde, diğer hukuk dallarına göre oldukça kapsamlıdır. Bünyesinde birçok konu başlığı işlenebilir. Sonuç olarak, kanun karşısında çözüme kavuşturur. Çünkü bünyesinde ekonomik açıdan birçok konuya yer verildiği için kişilerin karşılıklı olarak anlaşmaya varmaması, hukuki boyutta sağlanır. Aynı zamanda bu durum yalnızca sorun olduğu zaman değil, kişiler hukuki boyutta tam anlamı ile maddi ve manevi açıdan zarar görmemek adına da bu duruma başvurur.

Örneğin herhangi bir konuda karşı tarafla anlaşmaya varıldı ancak bunun kanun karşısında netleşmesi istenildiği takdirde, dava açılabilir. Dava, tercihen Avukatla birlikte görülebilir. Tercihen de kişilerin avukatsız bir şekilde davaya katılmaları mümkündür. Ancak bu dava türüne avukatla katıldığı zaman, ifade etme durumu karşı tarafı açısından daha sağlıklı ve kaliteli bir şekilde gerçekleşir. Hakim karşısında ifade edilmesi gereken kelimeler, avukatın rehberliğinde sağlanır. Bu sebeple bir avukatın ticaret konusundaki davanızda olması, sizin açınızdan önemlidir. İhtiyaç duyulan destek için gereklidir.

Ticaret Hukukunun İçin Hangi Konular Görülür?

Ticaret Hukuku, geniş kapsamlı bir konudur. Ancak borçlar kanununda ayrılır. Genellikle Borçlar Kanunu, Ticaret Hukuku içerisinde görülür. Fakat böyle bir durum kanun içerisinde yer edilmez.

• Ticari şirketlerde yaşanılan alım ve satımlar
• Haksız rekabet
• Şirket yönemi yönetiminde yaşanılan ekonomik problemler
• Hisse devir işlemleri
• Ekonomik alandaki sözleşmeler
• Şirketler hukuku
• Tasviye
• Sermaye piyasaları

Bu alanda danışmanlık hizmeti için avukat ile iletişime geçebilirsiniz.

Teknolojinin gelişmesi ile birlikte ulaşım konusunda insanlara birçok avantaj sağlandı. Gündemde genel olarak bu konunun sadece avantajları ağırlıklı olarak konuşulur. Ama hemen hemen her konunun faydaları olduğu gibi zararları, avantajları olduğu gibi dezavantajları da vardır. Ulaşım konusuna geri dönecek olursak hayatımızı kolaylaştıran ulaşım araçları bazen de can güvenliğimizi ya da mal güvenliğimizi tehdit edecek bazı durumlar yaratmaktadır. Bu hem bizim suçlu olduğumuz hem de başkalarının hatası ile oluşan durumlar dahilinde gerçekleşebilir. Bu gibi durumlarda gerek bedensel gerekse maddi hasarların karşılanması adına verilen ücretler insanlar açısından ekonomilerini sarsabilecek boyutlarda olabilmektedir. İşte bu tip durumların adına geçebilmek için kanunlar tarafından zorunlu olarak kılınan Trafik Sigortaları yürürlüğü girmiştir. Bu konuya dair trafik sigortası nedir, teminatları ya da kapsamları nelerdir gibi sorular insanların en çok merak ettikleri konulara dönüşmüştür.

Trafik Sigortası Neden Önemlidir?

Trafik sigortası nedir sorusunu bu sigortanın neden önemli olduğu izler. Trafik sigortasının, kaza anında tarafların maddi ya da bedensel zararlarını karşılamaya yönelik bir sigorta olduğunu artık biliyoruz. Bu sigortanın kanunen zorunlu olduğunu da biliyoruz. İşte bu unsurlar bir araya geldiğinde zaten hem psikolojik hem de bedensel açıdan sıkıntılı bir durum yaşarken bir de oluşabilecek zararların yükü altında kalmak bizlere daha büyük sıkıntılar yaratacaktır. Bunları her iki taraf için de önlemek adına böyle avantajlı bir durum çözüm önerisi olarak ortaya sunulmuştur.

Trafik sigortası nedir sorusu için öncelikle bunun hangi kanun dahilinde ortaya çıktığının da açıklanması önemlidir. Bu sigorta 2918 numaralı Kara Yolları Trafik Kanunu neticesinde karara varılmış bir zorunluktur. Sigortayı yaptırmayanlar ya da düzenli olarak ödemeyenler tespit edildiğinde, para cezasına çarptırılmaktadırlar.

Trafik Sigortası Nedir; Trafik Sigortası Neleri Kapsar? Teminatları Nelerdir?

Trafik sigortası nedir sorusu kadar önem taşıyan başka bir soru çeşidi daha vardır. O da zorunlu trafik sigortasının neleri kapsadığı. Trafik sigortalarının ödeme yöntemleri, alternatifleri ne kadar farklı olsa da ortak oldukları yani hepsinde olması gereken tek bir undur vardır. O da sigortanın hangi faktörleri kapsayacağıdır. Aşağıda sigorta dahilinde yer alan teminatlar maddeler halinde belirtilmiştir.

• Kişilerin vefat ve tedavi giderleri: Hasarın meydana geldiği durumlarda her bir kişi için sunulan vefat ve tedavi giderleri
• Kazada meydana gelen ölüm ve kaza tedavi giderleri: Hasar durumunda kazaya dahil olmuş bulunan her bir kişinin vefat ve tedavi masrafları
• Kazanın maddi giderleri ve tutarları: Hasar meydana geldiği takdirde karşı tarafa ödenecek olan maddi zararların giderleri.

Bu maddeler, araç sahiplerinin bazı yükümlülükleri ve sorumlulukları yerine getirmiş olması durumunda geçerli olan hususlardır. Eğer kazaya karışan ve sigortası bulunan kişi ya da kişiler az sonra belirtilen yükümlülükleri yerine getirmezlerse sigorta şirketleri ile aralarında anlaşmazlık olacaktır ve olay belki de bir dava dahilinde çözülecektir.

Trafik sigortası nedir sorusunun cevabı anlaşıldığına göre artık, sigortalı ve sigorta yapan şirketler arasında sorunlara neden olan bir konudan bahsedelim; araç sahiplerinin yükümlü oldukları hususlar. Bu hususlar, özellikle sigorta şirketlerinin tazminatı ödememek altında en çok sığındıkları bahanelerden biridir. Bunları bilmek, yasal haklarınızın hangi durumlarda korunabildiğini ve size avantaj sağlayabildiğini görmek açısından önemlidir. O yüzden eğer trafik sigortası yaptırmışsanız ya da henüz yeni araç sahibi olmuş iseniz mutlaka bunları bilmeniz gerekmektedir.

Zorunlu Trafik Sigortalarında Araç Sahiplerinin Yükümlülükleri Nelerdir?

Yukarıda bahsettiğimiz gibi kaza sonrası, oluşan zararın karşılanabilmesi için önce yargının ve sonrasında da sigorta şirketlerinin sizin mağduriyetinizden emin olmaları gerekmektedir. Bu yüzden de üzerinize düşen ve onların sorumluluk olarak kabul ettiği bazı davranışları yerine getirmiş olmalısınız. Eğer bunları sağladığını halde halen sigorta şirketleri ile bir anlaşmazlık yaşıyorsanız, o zaman alanında uzman ve sigorta hukuku içeriklerine vakıf bir avukattan yardım almalı, dava talebinde bulunmalısınız. Aksi takdirde maddi açıdan büyük zararlara uğrayabilirsiniz.

Kaza öncesi ya da sonrasında sürücülerin hem sigorta şirketleri hem de kanun açısından yükümlü oldukları bazı sorumlukları vardır. Bunları şu şekilde sıralayabiliriz:

• Araç sahibinin poliçe geçerlilik süresi kapsamında meydana gelen hasara neden olan her durumu sigorta şirketine bildirmek zorunluluğu vardır. Sürücüler kaza halinde, bu durumu en kısa sürede sigorta şirketine bildirilmeli ve istenen belgeleri teslim etmelidir.
• Sigortası bulunan kişinin herhangi bir kaza sonucunda oluşan zararı ya da hasarı ağırlaştırmaması gerekir. Kazaya ek olarak daha fazla tazminat alabilmek için yapılan her türlü girişim, sigortanın feshine sebep olmaktadır.
• Sigortası olan kişinin sorumluluklarından biri de, zararı azaltma ya da zardan kurtarma yükümlülüğüdür. Yani bir kaza anında, zararı önlemek ve azaltmak için araç sahibinin  çaba göstermesi gerekir.
• Kaza sonucunda oluşan zarardan dolayı sigortalının şahsına dava yolu ya da farklı yollarla bir tazminat talebi ulaşırsa veya aleyhine cezai kovuşturmaya geçildiği durumlarda,  bu durumdan sigorta şirketi haberdar edilmeli ve kişilerin şahsına ulaşan ihbarname, davetiye gibi bütün evrakları vakit kaybetmeden sigorta şirketine ulaştırmalıdır.
• Araç sahibi ortaya çıkan ve trafik sigortasına konu olmuş durumla ilgili farklı sigorta sözleşmeleri, poliçeleri varsa sigorta şirketlerinin her birine bu hasarın ya da hasarların meydana geldiğini bildirmelidir.
• Maddi hasarlı trafik kazalarında tutanak düzenlenmesi şarttır. Bu yüzden tutanak tutarken araç sahibi mutlaka aracını güvenli bir alana çekmelidir.

İşte bu yükümlükler yerine getirilmediği takdirde araç sahipleri ve sigorta şirketleri arasında çeşitli anlaşmazlıkların meydana gelmesi durumu ortaya çıkar. Bu tip anlaşmazlıklar yaşıyor iseniz mutlaka alanında deneyimli, tecrübelerinden faydalanabileceğiniz bir avukattan destek almalısınız.

Trafik Sigortası Nedir; Zorunlu Trafik Sigortası Kaç Yıllıktır?

Zorunlu trafik sigortalarının süresi 1 yıl olarak belirlenmiştir. Bu sürenin bitmesine yakın tarihlerde poliçenin yani sigortanın yenilenmesi gerekmektedir. Sigorta yaptırılmadığı, yenilenmediği ya da ücretlerinin düzenli olarak yapılmadığı durumlarda kişiler, para cezalarına çarptırılabilirler. Bunun önlenmesi adına bu hususlara dikkat etmek önemlidir. Ayrıca kazanın ne zaman başımıza geleceği de bilinmez. O yüzden böylesi üzücü bir durumda kayıpları en aza indirmek adına mutlaka trafik sigortası yaptırılmalıdır.

Spor, beden sağlığı için yararlı bir aktivitedir. Bu aktivite ile profesyonel olarak uğraşanlar için ise artık bir tutku haline gelmiştir. Çoğu insan sporu aktif olarak yapmakta ve bunu bir tutku haline getirmektedir. Dolayısıyla bunu meslek edinen ve bu meslek dahilinde profesyonel kurum ya da kuruluşlarda çalışan sporcular bulunmaktadır. Bu kurum ve kuruşlarda çalışan sporcuların sahip oldukları bazı haklar Spor Hukuku dahilinde belirlenmektedir. Yani aslında spor hukukunun ilgilendiği alanlardan biri, sporcuların hak ve menfaatlerinin gözetilmesidir.

Aynı zamanda bu kurum ve kuruluşların birbiri ile olan ilişkileri, düzenlenen spor müsabakaları dahilinde ortaya çıkan yanlışlıklar ve buna yapılan itirazlar gibi durumlar da yine spor hukukunun kapsadığı maddeler arasında dahildir. Buna daha detaylı bir açıdan bakmak için spor hukuku konusundaki açıklamaları derinleştirmek gerekir. Aynı zamanda çıkar ve hakların korunması gibi durumlarda (özellikle de sporcu sözleşmelerinde ) sporcuların bu maddeleri biliyor olması gerekmektedir. Ya da mutlaka alanında uzman kişilerden yardım almalıdır. Aksi takdirde kanunen bazı durumlarda sıkıntı yaşayabilir ve istemedikleri durumlar ile karşılaşabilirler.

Spor Hukuku Nedir?

Hukuki açıdan tanımlayacak olursak spor hukuku; spor müsabakaları, sportif faaliyetler ve sportif örgütler ile ilgili hukuk kurallarını düzenler ve bunları sistematik bir şekilde yürürlüğe koyar. Ülkemizde yeni yeni gelişmeye başlayan bu hukuk dalında, gelişmelerinin güncelliğinin sağlanabilmesi ve yine gelişmelerin yakından takip edilebilmesi için mutlaka alanında uzman kişiler ile çalışılmalıdır. Eğer spor alacaklarının tahsil edilmesi ya da spor faaliyetlerindeki kuralların ihlali ya da sözleşmeler konusunda sorunlar yaşıyorsanız avukata ulaşabilir ve randevu talebinde bulunabilirsiniz.

Spor Hukuku Neleri Kapsar?

Spor hukukunun temelinde, her bir oyuncu yani sporcu için adil, eşit ve kurallı davranışlar bütününün oluşturulması ve bunun sporculara sağlanması vardır. Bu yüzden de sürekli güncellenmekte ve yenilenmektedir. Spor hukuku ile ilgili olan kavramlardan bazıları yanı zamanda Ana yasayı da doğrudan ilgilendirmektedir. Çünkü spor hukukunda yapılan düzenlemelerin çoğu anayasada yer alır. Bu yüzden her iki hukuk kavramı da birbiriyle yakından ilgilidir. Örneğin; sporcuların spor faaliyetleri esnasındaki kanuna aykırı davranışları ceza hukukunu ve dolayısıyla da ana yasayı ilgilendirmektedir.

Spor hukukunun en önemli özelliklerinden biri hatta belki de en önemlisi milletler arası özellik taşımasıdır. Ülke sınırları içerisinde yaşanan olumsuzluklar için bazı spor kuralları bu düzeyde kalabilirken, millet arası müsabakalarda meydana gelen sorunlarda uluslar arası spor kuralları devreye girer.

Spor hukukunun birçok hukuk dalı ile alakalı olduğunu yukarıda belirtmiştik. Bunlardan birisi de iş hukukudur. Çünkü sporu bir meslek haline getirmiş ve bundan gelir elden eden kişilerin, takımlar ile yaptıkları sözleşmeler vardır. Bu sözleşmelerde meydana gelecek aksaklıklar aslında doğrudan iş hukukunu da ilgilendirmektedir.

Spor hukuku konusunda yaşanan anlaşmazlıklar dahilinde alanında uzman kişilerden yardım alınması gerektiğini daha önce belirtmiştik. Ancak bu  kişilerin verdikleri hizmetin detaylarını yakından incelemek için aşağıdaki başlıktan faydalanabilirsiniz.

Spor Avukatı Nedir?

Aslında spor avukatı diye bir hukuksal bir meslek yoktur. Genelde avukatların ilgilendikleri alanlar yani uzmanlık alanlarını nitelemek için avukat sıfatının önüne niteleyici bir kavram getirilmiştir. Bu söylemler özellikle halk arasında türetilmekte ve yaygınlaşmaktadır. Örneğin; boşanma avukatı gibi.

Spor Avukatı Ne İş Yapar, Görevleri Nelerdir?

Spor avukatları spor hukuku dahilinde olan anlaşmazlıklar nedeniyle kişilerin ya da kurum ve kuruluşlarının haklarını savunur. Bunları daha detaylı ifade edecek olursak spor avukatlarının görevlerini şu şekilde sıralayabiliriz:

• Sporcuların sözleşmelerinin hazırlanması, düzenlenmesi ve bu sözleşmelerin yorumlanması,
• Menajerlik sözleşmelerinin hazırlanması, düzenlenmesi ve denetlenmesi ve yorumlanması
• Spor kulüplerinin ve sporcuların sponsorluk anlaşmalarının daha doğrusu sözleşmelerimin  hazırlanması ve bunların denetlenmesi
• Spor kulüplerinin ticari varlıkları üzerinden kurulan tüzel kişiliklerin halka arzı
• Yabancı oyuncular için çalışma izinleri, ikamet izni gibi vatandaşlık işlemlerinin başvuru ve takibi

• Spor müsabakalarının yayın haklarının devredilmesi
• Sporcuların, spor kulüplerinden olan hak ve alacaklarının tahsili için ilgili davanın açılması ve bu davanın, hukuki sürecin takip edilmesi
• Spor kulüplerine, spor hukuku branşında hukuki danışmanlık hizmetlerinin verilmesi
• Sporcuların lisans alma ve transfer işlemleri için hukuki danışmanlık hizmeti verilmesi
• Spor kulüpleri ve oyuncuların isim hakları, telif içeren ürünlerin satışı, ürün sponsorlukları, reklam ve pazarlamaya yönelik sözleşmelerin tanzimi,
• Profesyonel sporcuların medyadaki kişilik haklarının korunması için koruyucu avukatlık hizmetlerinin
• Sporcuların ve kulüplerin vergi cezalarına ilişkin sorunların ya da tutarsızlıkların çözümü için hukuki destek hizmetlerinin sağlanması,
• İdari ve adli yargı makamları ve Milletlerarası Spor Tahkim Mahkemesi dahilinde danışmanlık hizmeti verilmesi
• Uluslararası turnuvalar için organizasyon sürecindeki durumlar açısından hukuki desteklerin sağlanması,
• Hak mahrumiyetleri kararlarına ilişkin hukuki sürecin yürütülmesi

• Sporda şiddet ve düzensizliğin önlenmesine ilişkin kanun, Türkiye Futbol Federasyonu Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun, FIFA ve UEFA karar ve uygulamaları ve bunlara bağlı mevzuat kapsamında ilgili taraflara mevzuat ile uyum içerisinde ilerleyen spor hukuku danışmanlık hizmeti verilmesi

İşte spor avukatlarının genel olarak görevleri bunlardır. Genelde bu tip süreçler sürekli bir düzenlemeye tabi tutulduğu için, bu konularda sorun yaşayanlara ihtiyaç duydukları hizmetin avantaj sağlaması adına alanında tecrübeli ve gelişmeleri yakından takip eden bir avukattan yardım alınması gerekmektedir.

Neden Bir Spor Avukatına İhtiyaç Duyulur?

Yukarıda bahsedilen maddelerden her biri spor hukukunu kapsayan ve devamlı gelişme gösteren hususlardandır. Bu yüzden bu konuların incelikleri ve detaylarının bilinmesi ancak bu konuda eğitim almış kişilerin sahip olabileceği bir yetidir. Sporcuların tüm bu maddelere ilişkin her detayı kanuni açıdan bilmesi imkansızdır. Bu yüzden sporcunun hakları ihlal edildiğinde, yargı tarafından kişinin çıkarlarının korunabilmesi yanı bu kişinin lehine kararların verilebilmesi için iyi bir ceza avukatının işe dahil olması gerekmektedir. Aksi takdirde, bu kadar detay gerektiren konular içerisinden hakları ihlal edilen sporcunun aleyhinde kararlar çıkabilir.

Sporcuların ve spor kuruluşlarının haklarının kesin bir şekilde ve kanunların gerektirdiği gibi savunulabilmesi adına mutlaka bu alanda deneyimli ve tecrübeli bir avukattan yardım alınması gerekmektedir.

Spor Avukatı Ücretleri

Spor avukatı ücretleri her yıl değişmektedir. Ayrıca davanın içeriği ve harcanan emek de dahil olduğunda bu fiyatlar birbirinden farklılık gösterecektir. Bu yüzden kesin bir fiyat aralığı belirtmek doğru olmayacaktır. Eğer siz de bu konularda sıkıntı yaşıyor ve danışmanlık hizmeti için yardım almak istiyorsanız avukat ile iletişime geçebilirsiniz. Avukat davanızda yol göstermek ve güncel ücretler açısından sizlere yardımcı olacaktır.

Sigorta Hukuku Davaları Nelerdir? Trafik Sigortası Nedir; Hayatın insana neler getireceği belli olmuyor. Doğal afetler, kazalar, her daim insan hayatında ön görülemez risklerini beraberinde getirmiştir. İşte bu yüzden her şeye hazırlıklı olunması gerektiği söylenir.

Araç kullanırken, iş yerinde çalışırken başımıza çeşitli kazaların gelebilme ihtimali vardır. Bunlar gerek bize gerek iş yerimize gerekse sahip olduğumuz mallara zarar verebilir. Çoğu zaman cana geleceğine mala gelsin deriz lakin zararın boyutu büyük olduğunda çoğu zaman bu söz de teselli vermiyor.

Günümüzde artık bu tür zararların hukuki yoldan karşılanması adına bizim lehimize olan durumlar söz konusu. Durum böyle olunca insanlar genel olarak sigorta hukuku davaları nelerdir? Trafik sigortası nedir gibi soruları araştırıyor.

Küçük zararlar, çoğu zaman bireylerin tasarruflu davranması halinde bütçelerinde fazla bir zarar meydana getirmemektedir. Ancak gerek iklim değişiklikleri ve doğa olaylarından kaynaklı sorunlar, gerekse insandan kaynaklı ve teknoloji ile paralel olarak ilerleyen tehlikeli cihazlarda meydana gelen arızalar ( patlamalar vs. ) bizleri büyük zararlara uğratabilmektedir. Bunlar ciddi boyutlarda ekonomik hasarlara yol açarak bireyleri zor durumda bırakmaktadır. İşte bu gibi sorunlar ‘ Sigorta Hukuku ‘ ihtiyacının ortaya çıkmasını sağlamıştır.

Sigorta Hukuku Nedir?

Bu sistem; benzer sorunlar dahilinde büyük zararlara maruz kalabileceğini düşünen kişilerin, sorun meydana geldiği takdirde ekonomik zararlarının karşılanabilmesi adına bu ihtiyaçların karşılanabilmesi için önceden ödeme yapmaları ve kendilerini güvece altına almaları şeklinde tanımlanabilir. Yani Sigorta Hukuku’ nun kapsamı bu şekildedir. Tanımdan yola çıkarak sigorta hukuku davaları nelerdir? Trafik sigortası nedir şeklinde sorular oluşmakta ve insanlar bu konular hakkında daha detaylı bilgiler edinmek istemektedir.

Bu sistem sayesinde, yukarıda bahsedilen tehlikelerin gerçekleşmesi dahilinde zarar uğrayan kişilerin, zararlarını karşılayabilecekleri ve benzer rizikolara maruz kalan kişilerin de katkıda bulunduğu ( ödeme yaptığı ) bir birikim oluşturulur. Kazanın ya da malum durumların gerçekleşmesi sonucunda, zarara maruz kalan kişinin sigorta şirketine müracaatı ve taleplerinin yerine getirilmesi gibi konularda sıkıntılar yaşanabilmektedir. Bu sorunlar arasında en çok hasar tespiti ve zararın büyüklüğünün belirlenmesi gibi konularda anlaşmazlıklar ortaya çıkmaktadır.

Sigorta Hukukuna Dair Örnek

Sigorta hukuku davaları nelerdir? Trafik sigortası nedir gibi merak edilen konulara, yukarıdaki açıklamalar dahilinde bir örnek verelim. Örneğin; bir trafik kazası sonucunda bedensel engeli oluşan ( sakatlanan ) bir kişinin, kazaya sebebiyet veren kişiye dava açma hakkının olduğu gibi aynı zamanda aracın hasarının karşılanması adına sigorta şirketinden de maddi tazminat alabilme hakkı vardır.

Bunun için yapılması gereken aşamalarda ilk olarak kişinin kazadaki kusur durumu tespit edilir. Daha sonra kişide meydana gelen zararın ( sakatlık durumunun yani oranın tespiti ) tespiti yapılır daha sonra bu sakatlığın yarattığı beden gücü kaybının oranı hesaplanır. Bu orana göre de sigorta şirketinden alacakların tahsili sağlanır.

Sigorta Hukuku Avukatı Nedir?

Yukarıda bahsedilen örnekte, sigorta şirketi ile bedensel ve mal açısından zarar uğramış olan kişilerde anlaşmazlık söz konusu olduğunda olay dava yolu ile halledilir. Bu konuda da devreye sigorta hukuku konusunda deneyimli, engin bilgilere sahip bir avukat devreye girmelidir. Aksi takdirde, kişiler bu zararları karşılayacak yönde avantajlar sağlayamayabilir.

İşte sigorta avukatı, sigorta şirketleri ve bu şirketlerin dayattığı sözleşmelerde meydana gelebilecek sorunlarda sizleri temsil etmek üzere görev almış alanında uzman kişilerdir.

Sigorta Hukuku Davaları Nelerdir?

1. Zarar Sigortaları

• Sorumluluk Sigortaları

Sigorta Hukuku davaları nelerdir? Trafik sigortası nedir? sorularının yanıtlarını merak edenler için ilk olarak sigorta hukuku davalarını açıklayalım ve neler olduklarını listeleyelim. Sigorta hukuku davaları içerinde ilk olarak zarar sigortaları yer alır. Zarar sigortaları de kendi içerisinde çeşitli türlere ayrılır. Bunlardan ilki ‘ sorumluluk sigortası’ dır. Bunların bir kısmı genel olarak zorunlu sigortaları karşılar. Çünkü kazada meydana gelen zarar her ne kadar kişinin zararı gibi görünse de, sigortalayan kişinin de zararının korunması elzemdir. Bu yüzden sorumluluk sigortası genel anlamda 3. Kişilerin mal varlığını korumaya yöneliktir. Bu davanın kapsadığı sigorta çeşitlerini şu şekilde sıralayabiliriz:

• Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası (Trafik Sigortası)
• Motorlu Kara Taşıtları İhtiyari Mali Sorumluluk Sigortası (KASKO)
• Tıbbi Kötü Uygulamaya İlişkin Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası
• Mesleki Sorumluluk Sigortası
• İşveren Sorumluluk Sigortası
• Ürün Sorumluluk Sigortası

Sigorta Hukuku Davaları Nelerdir;  Mal Sigortaları

Bu tip sigortalarda sigortalının bir mal üzerindeki hakkı yani menfaati sigorta edilmiştir. Buna en iyi örnek olarak Deprem Sigortası örnek verilebilir. Ancak bu menfaatin para ile ölçülebilir olması gerekmektedir. Bu mal sigortalarının en önemli noktalarından biridir. Bu sigortalar şunlardır:

• Zorunlu Deprem Sigortası
• İnşaat Sigortası
• Yangın ve yangına bağlı kar kayıpları sigortası

Sigorta Hukuku Davaları Nelerdir;  Can Sigortaları

Bu tip bir sigorta çeşidinde, sigorta şirketleri mevcut olan zarara bakmaksızın sözleşme öncesinde karar verilen miktarı ödemek zorundadırlar. Ancak gerek poliçeler gerekse sözleşmeler hazırlanırken, beyan ve taleplerde meydana gelen hususlar açısından eksiklikler söz konusu olabilir. Ya da sigortanın işlemesi durumunda bu kez ödenecek meblağ konusunda anlaşmazlıklar yaşanabilir. Her iki durumda da hukuki açıdan yardım alınması gerekebilir. Biz de Saatçı Hukuk bürosu olarak, alanında uzman kadromuz ile size sigorta hukukuna dair bütün konularda hizmet vermekten, yardım etmekten memnuniyet duyarız. Can sigortası çeşitleri aşağıda verildiği gibidir:

• Hayat Sigortası
• Sağlık Sigortası
• Karayolu Yolcu Taşımacılığı Zorunlu Koltuk Ferdi Kaza Sigortaları

Sigorta Hukuku Davaları Nelerdir; Trafik Sigortası Nedir?

Sigorta Hukuku davaları nelerdir? Trafik sigortası nedir? sorusunun yanıtını merak edenler için şimdi de zorunlu trafik sigortasını tanımlayalım.

Zorunlu trafik sigortaları; araç sahibi olan ve trafiğe çıkan herkesin yaptırması gereken zorunlu bir sigorta çeşididir. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu etrafında düzenlenmiştir. Kapsamı; kaza yolu ile herhangi bir hasar oluşması durumunda karşı tarafta oluşan maddi ve zararların üstenilmesidir. Bu sigortaların limitleri her yıl yeniden düzenlenebilir ve bu limitler dahilinde yapılan ödemeler sonucunda, araç sahibi ya da araçta meydana gelen zararlar karşılanır.

Bu sigortayı yaptıran ve düzenli olarak ödemesini yapan kişiler kazalarda kusurlu dahi olsalar, ortaya çıkabilecek maddi sorumluluklardan kurtulmuş olurlar. Çünkü bu sigorta, hem karşı tarafın zararını hem de kazada kusurlu olan kişinin maddi hasarlarını öder.

Ayrıca bu sigorta, ölüm ya da ölüm tehlikesi gibi ciddi konularda da hastane masraflarının karşılanması şeklinde bir teminatı da kapsar.

Bu Trafik Sigortasının yaptırılması kanunen zorunlu kılınmıştır. Aksi takdirde, sigortayı yaptırmayan ya da ödemesini geciktiren kişiler belirli miktarlarda para cezasına çarptırılır. Bunun için takibinin düzenli yapılması gerekmektedir.

Eşler arasında mal ayrılığı rejimi, bulunan malın belirli süreçleri göre bulunmasıdır. Eşlerden herhangi birisine ait olarak yer edilen malın, maliki olduğu ve bunun kanun şartları içerisinde tabii olarak bulunması, mal rejimi olarak adlandırılır.

Mal Ayrılığı Rejimi Nedir?

Mal ayrılığı rejiminde, kişiye ait olarak edinilmiş bir mal ayrımı söz konusu bulunmaz. Eşler evlilikleri boyunca elde ettikleri gelirleri, kendi kişisel malları olarak kabul görebilirler. Yani bu süreçte bulunan ticari ürünler ya da kişisel mallar, kişiye aittir. Mal rejiminin kabul edildiği süreç boyunca, evliliğin tamamen sona ermesi durumunda eşler, kendi arasında mal paylaşımı yapılmaz.

• Mal ayrılığı rejimi olarak ifade edilen kavram, yasal sınırlar içerisinde gerçekleşir.
• Burada yönetim, yararlanma ve tasarruf hakları bulunur.
• Mal ayrılığı rejiminde eşlerden biri bu haklar içeriğinde, kendi mal varlığını koruyabilir.
• Belirli bir malın eşe ait olması, ispatla yükümlüdür.
• Kanun karşısında malvarlığı rejiminin, belirli bir taraf karşısında ispatla yükümlü bir şekilde sonuçlanması gerekir. Aksi takdirde ispat edilemeyen bir durum gerçekleştiği zaman, mal paylı mülkiyet olarak sayılır.

Türk Medeni Kanunu’nun 246. maddesi gereğince, eşlerden biri kendi tarafında yaptığı borçlarını ödeme durumunda, kişisel mal varlıklarını kullanmalıdır. Evlilik birliği sürecinde ya da evlilik bittikten sonra da bu durum aynı bu şekilde ilerler. Eşin kişisel borcundan dolayı haciz gelmesi, mal varlığı rejimi tarafından engellenir.

Paylaşmalı Mal Ayrılığı Rejimi

Paylaşmalı mal ayrılığı rejimi olarak ifade edilen kavram, Türk Medeni Kanunu maddeleri içeriğinde bulunur. Paylaşmalı mal ayrılığı rejiminin yer edinmesi, eşlerin herhangi bir süreçte evliliklerini bitirmesi durumunda eşit olarak paylaştırılacağı, anlamına gelir. Yani ailelerin ortak olarak kullanımında bulunan çeşitli mallar ya da ailenin genel olarak ekonomik geleceğini zarar eden mallar, paylaşmalı olarak dağıtılır. Burada yapılan yatırımlar aynı zamanda tasfiye sırasına eşit olarak pay edilir.

• Manevi tazminat alacakları
• Miras yoluyla evlilik süresi boyunca edinilmiş mallar
• Karşılıksız olarak tarafların kazandırmaları
• Ya da ölüme bağlı olarak bulunan tasarruflar gibi çeşitli durumlar, hükümlülük süresi boyunca uygulanmaz.

Paylaşmalı mal ayrılığı, ispatlı yükümü gerektirir.

Eşler Arasında Mal Ayrılığı Rejimi Ne Zaman Uygun?

Eşler arasında mal ayrılığı rejimi, medeni kanunun maddeleri gereğince belirli bir tarihten itibaren ele alınır. Mal ayrılığı rejimi, boşanma süresi boyunca şekillenir. Yani eşlerin boşanma davası açtıkları süreç ile birlikte; boşanma davasının tam anlamı ile Yargıtay kararıyla sona ermesi, mal ayrılığı rejiminin uygulanmasını da gerçekleştirir. Mal ayrılığı rejimi genel olarak, boşanma süreci boyunca sağlanmaz. Kişiler boşanma esnasında bu sürecin tamamlanmasını bekler. Ancak boşanma davalarının ilerleyişine göre değişkenlik gösterdiği için mal ayrılığı rejiminin de tam anlamıyla son bulması buna bağlıdır. Boşanma davasının karşılıklı olarak kişiler tarafından onay görmesi ve Yargıtay’ın kararı ile davanın sonlanması, mal ayrılığı rejiminin eşler arasında uygulanmasını gerektirir.

Eşler Arasında Mal Ayrılığı Rejimi İçindeki Mallar Nelerdir?

Mal ayrılığı rejiminde, eşlerin kendilerine ait olarak yer edilen kişisel malları bulunur. Bu mallar eşlerden her birine aittir. Yani mal ayrılığı rejimi davasında, eşlerin malları kendisine ait olduğunu ispat etme yükümlülüğü bulunur. Yargıtay kararı karşısında ya da hükümet kuralları gereğince ispat edilmediği takdirde, mallar paylı mülkiyet olarak sayılır. Eşlerden herhangi birine ait olan malın, ispat edilmesi gerekir. Özellikle bu durum boşanma davası içerisinde önemlidir. Boşanma davası ile birlikte mal ayrılığı rejimi davası da yürütülebilir. Bu dava esnasında, kişi kendisine ait olan malları bir tarafa çekebilmek için bunları ispat etmesi gerekir. Hakim yeterli düzeyde ispat göremediği takdirde, bu durumu onaylamaz. Bu da kişinin zararına olur.

Eşler Arasında Mal Ayrılığı Rejimi Esnasında Ki Borç Durumu

Mal ayrılığı rejiminde, eşler kendi borçlarından sorumludur. Yani eşlerin kendisine ait olarak kişisel borçları bulunur. Bu borçları da kişisel malları ile ödemekle yükümlüdür. Karşı tarafın kişisel mal varlığı ile birlikte, borç ödeme durumu mümkün değildir. Mal ayrılığı rejimi, evlilik esnasında halen devam ediyorsa borç durumu burada değişkenlik gösterir. Kendi borçlarından bütün mal varlığı ile eşler, sorumlu olarak bulunur. Ancak burada evlilik birliğinin de temsil yetkisi olarak yer edinen ve yapılan işlerde 3. sınıflar devreye girdiği takdirde, kişisel olarak mal rejiminden sorumlu olurlar. Yani temsil yetkisi burada 3. kişilere de aktarılır. Üçüncü şahıslara karşı yapılan, müteselsil olarak sorumluluk sağlanır. Mal ayrılığı rejiminde borçlardan sorumluluk, eşler arasında değişkenlik gösterir. Üçüncü şahıslara borç durumu sıçradığı zaman aynı şekilde etkilenmesi de mümkündür.

Eşler Arasında Mal Ayrılığı Rejimi Riskli Midir?

Mal ayrılığı rejimi, eşler arasında gerçekleşir. Yani eşlerin birbiriyle uyumlu bir şekilde süreci yönetmesi gerekir. Eşlerden bir taraf, hükümet karşısında istenilmeyen bir davranış sergilediği zaman mal ayrılığı rejimi istenilen doğrultuda sağlanmaz. Ancak karşılıklı olarak güven olmadığı takdirde, resmi durumlar sergilenebilir. Mal ayrılığı rejimi, özellikle kişisel mallar devrede olduğu için kişilerin dikkatli adımlar atması gerekir. Burada kesinlikle bir avukat desteği önemlidir. Mal ayrılığı rejiminin, kanun sürecinde çözüme kavuşturulması gerektiği zaman;

• Sürecin ilerleyişi
• Süreçte kişilerin karşısına çıkması beklenen durumlar
• Ya da karşı tarafın uygulayabileceği adımlar gibi belirli etmenler, avukatın rehberliğinde edilmelidir.

Aksi takdirde, haklıyken haksız duruma düşülmesi mümkündür. Eşler arasında mal ayrılığı rejimi, oldukça kapsamlı bir süreci gerektirir. Konu ile ilgili birçok alt başlık bulunur. Aynı zamanda bilinmesi gereken birçok detay da yer edinir. Bu yüzden mal ayrılığı rejiminin sizin açısından riskli olmasını istemediğiniz takdirde alanında uzman, deneyimli, tecrübeli bir avukat ile iletişime geçmeniz gerekir.

Eşler Arasında Mal Ayrılığı Rejimi İçin Tasviye

Mal ayrılığı rejimi sona erdiği takdirde, tasviye gerçekleşir. Yani eşler birbirlerine ait olarak bulunan malların, iadesini gerçekleştirir. Eşler kendisine ait olmayanları diğer tarafa iade eder. Bu durumu ispatla gerçekleştirebilir. İspat durumu diğer bir şekilde, kişinin kendisine ait olan mallarında sağlanır. Yani herhangi bir malın diğer tarafa ait olduğu ispatlı bir şekilde, hükümet karşısında çıkarılmalıdır. Hükümet bu durumun ispatlı olduğunu onayladığı takdirde, kişinin karına bir süreç ilerler. Ancak istediği doğrultuda onay alınmazsa, apayrı mülkiyetinde sayılır. Yani mallar karşılıklı olarak paylaştırılır. Bu durumda da eşler açısından hele ki boşanma sürecinde iseler, zorlu bir süreci gerektirir. Eşler arasında mal ayrılığı rejimi süreci, oldukça zor ve meşakkatlidir. Burada alanında tecrübeli bir avukattan destek alınması gerekir. Avukat süreci nasıl yönetileceğini dair bilgi birikimini aktardığı gibi eşlere bu konuda rehberlik eder.

İsim Değiştirme ve Soyadı Değişikliği Davası; İsim ve soyadı değişimlerinde birçok sebep olabilir. Bu sebeplerin önemi ve haklılık payına göre durumlar değişebilir. İsim değiştirme ve soyadı değiştirme sebepleri genelde başkadır. Özellikle ben istemiyorum ismimi değiştireceğim gibi sebepler pek fazla kabul görmez ancak bir dayanağa bağlı olması önemlidir.

İsim değiştirme sebepleri ve soyadı değiştirme sebepleri net olmalıdır. Pek çok insan ismini veya soy ismini değiştirmek isteyebilir. Bu davalar pek uzun sürmez çünkü ortada iki taraf yok, tek bir taraf vardır. İstenenler ve tanıklar ya da belgeler bellidir. Yeni tanıklar ya da belgeler çıkmadığı sürece bu davalar birkaç ay içerisinde olumlu veya olumsuz olarak da olsa bir sonuç bulur. İsim değiştirme ve soyadı değişikliği davası arasındaki farklara değinmek gerekmektedir.

Birçok sebebiniz olabileceği gibi tek bir sebebiniz de olabilir. Bunun dava dilekçesinde net bir biçimde ve en doğru şekilde anlatmak sizlere fayda sağlayacaktır. Ancak bu şekilde isim veya soyadı değişikliği işleminiz gerçekleştirebilirsiniz.

İsim Değişikliği Davası Nedir?

İsim değişikliği davalarının sebepleri birçok farklı şekilde olabilir. Aynı şekilde sebebi doğru ifade edebilmek de önemlidir. Yani dilekçe oldukça önemlidir. İsim değişikliği dava dilekçesi doğru bir şekilde yazılmalıdır ve istenen ile birlikte problem doğru bir biçimde anlatılmalıdır.

İsim değiştirmek için birçok sebep bulunabilir. Bunlara örnek vermek gerekirse;

• Gülünç bir isim olması sebebiyle
• Siyasi hayatta sıkıntılı olan bir isimle
• Terör örgütlerinden bilinen birilerinin ismi ile
• Yabancı bir isminiz varsa
• Din değişimi gerçekleştiyse
• Kimliğe isim zamanında yanlış yazılmış ise gibi pek çok sebep bulunabilmektedir.

Bu süreçte dava sebebiniz ile birlikte gereken belgeler de değişim göstermektedir. Birçok sebep bu davayı açmak için yeterlidir ancak önemli olan dilekçede kendinizi iyi ve net anlatabilmesidir.

Soyadı Değişikliği Davası Nedir?

Soyadı değişimi davası genellikle isim değişikliği gibi daha yaygın sebeplerden gerçekleşmez. Yani din değişimi ya da gülünç olup olmaması gibi sebepler nedeniyle değiştirilmesi azdır. Soyadı bir soy belirtecidir ve soyadı ismi de buradan gelmektedir. Bu yüzden soyadı değişimleri genelde soy bağının kesilmesi amacı ile gerçekleşmiştir. Kişi ailesi ile görüşmüyorsa veya arada bir sıkıntı varsa soyadı değişikliği gerçekleşebilir. Soyadı değiştirme işlemi daha büyük titizlik ile takip edilmektedir. Burada da dilekçede kendinizi en iyi şekilde anlatmanız önemlidir.

İsim veya Soyadı Değişikliği İçin Haklı Sebepler Nelerdir?

İsim değiştirme ve soyadı değişikliği davası için pek çok haklı sebep olabilir. Bunlar ismin günümüzde siyasi olarak kötü algılanan bir isim olması, yanlış yazılan bir isim olması, gülünç bir isim olması gibi pek çok sebep olabilmektedir. Mahkeme isme ve duruma göre bakar ve bu sebep haklı bir sebep ise gereken yapılacaktır. Ancak keyfi isim veya soy isim değişimleri için de bazı durumlarda onay verilmektedir. Soyadı değişimi genellikle keyfi olarak gerçekleşmez ve bir bağ koparma durumu söz konusu olmaktadır. Aile ile bir problem varsa gerçekleşme oranı daha yüksektir. Ancak isim değişiklikleri daha rahat bir biçimde gerçekleşir ve kişi isterse daha çok beğendiği bir isim olması ile de isim değiştirebilir. Ancak genelde geçerli bir sebep olması önemsenir. Diğerlerinin kabul edilme oranı daha azdır.

Aynı şekilde isminiz veya soyadınız travmatik bir durum ile bağlantılı olabilmektedir. Yani sizin için travmatik veya aşağılayıcı bir durum söz konusu ise bu da dava sebebi olabilmektedir.

İsim ve Soyadı Değişikliğine Hangi Mahkeme Bakar?

İsim değiştirme ve soyadı değişikliği davası Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından gerçekleştirilmektedir. Davayı siz de yani davacı da açabilir direkt. Bunun dışında vekalet verirseniz bir avukat da açabilir. İsim değiştirme ve soyadı değişikliği davası için avukat oldukça önemli bir faktördür çünkü. Avukatla bu davayı gerçekleştirirseniz bu süreci çok daha kolay bir biçimde geçirebilirsiniz. Avukatın en önemli faktörü ise dava dilekçesi hazırlanma sürecinde gerçekleşecektir.

Dava dilekçesi isim değiştirme ve soyadı değişikliği davası sürecinde belki de en önemli şeydir çünkü bu sayede kendinizi net bir şekilde anlatırsınız ve davanız görülmeye başlanabilir. Dava dilekçeniz davanın sonuna kadar sizlerin isteklerini net bir biçimde anlatan önemli bir belge olacaktır.

İsim Değiştirme ve Soyadı Değişikliği Davası İçin Belgeler ve Tanıklar Gerekir Mi?

İsim ve soyadı değişikliği davalarında ciddi bir belge veya tanık olmadan da dava olumlu sonuçlanabilir. Elbette bu her durum için geçerli değildir. Bazı durumlarda belge ve tanıklara ihtiyaç duyulur ancak genelde burada önemli olan sebeptir. Geçerli bir sebebiniz olduğu sürece belge veya tanıklara fazlasıyla ihtiyaç kalmaz.

İsim ve soyadı değişikliği davaları pek uzun sürmez bunun sebebi de araştırılması gerekilen tanık veya belgelerin pek olmamasıdır. Ancak bazı durumlarda dediğimiz gibi bazı şeyler değişebilir. Örneğin isminiz veya soy isminiz ile ilgili yazılan yazılı hakaretleri kanıt olarak kullanabilirsiniz. Aynı şekilde isminiz veya soy isminiz sizin için travmatik bir sebebe dönüşmüş olabilir. Bunun travmatik bir sebebe dönüşmesi ile ilgili kanıtlar veya doktor belgesi gibi pek çok şeyi kullanabilirsiniz. Bu davanın seyrine göre değişecektir. Burada avukat yardımı almak doğru bir tercih olacaktır. Avukatlar isim veya soyadı değişimlerinizin sebebi olan şey ile ilgili dava sürecinde istenebilecek belgeleri dava öncesinde toplayarak dava sürecinizi hızlandırabilirsiniz.

İsim Değiştirme ve Soyadı Değişikliği Davası Ne Kadar Sürer?

İsim ve soyadı değişikliği davaları ortalama olarak 3-5 ay civarında sürebilir. Genelde ilk davada sonuçlanabildiği gibi biraz daha uzun sürebilir. Bunun temel sebebi ise davanın sebebidir. Dava dilekçenizde belirttiğiniz sebepler davanızın sürecini de belirleyecektir. Değiştirme sebebiniz net ve kanıta ihtiyaç duymuyorsa bu durumda herhangi bir tanık dinlenmeden veya ekstra bir belge istenmeden isminiz veya soy isminiz değiştirilebilir.

İsim ve soyadı değiştirme süreci sizleri en fazla bir iki kez mahkeme salonuna sokacak ve ardından yeni isminiz veya soy isminiz ile yaşamanızı devam ettirmenizi sağlayacaktır.

İsim ve soyadı değişikliği için geçerli bir sebebiniz olması yeterlidir. Genelde isim değişiklikleri daha kolay ve sebepleri daha rahat kabul edilebilir iken soyadı değişimleri biraz daha fazla vakit alabilir. Aynı zamanda soyadı değişimleri süreci içerisinde sebebiniz çok daha net ve geçerli olmalıdır. Aynı şekilde kanıtlanabilir yani belgelenebilir sebepler olması daha kolay olacaktır.

Yaş düzeltme (küçültme, büyütme) davası özellikle son 10-20 yıldır pek çok insanın başvurduğu dava çeşitlerinden biridir. Bunun sebebi ise özellikle hastanede doğmayan ya da nüfusa geç ya da erken yazılan insanların gerçek yaşları ile birçok imkandan faydalanabilmesidir.

Günümüzde pek çok imkandan yaş ile faydalanılabilmektedir. Buna emeklilik veya güncel olarak pandemi yasakları gibi örnekler verilebilir. Yaşı bazı sebepler nedeniyle normalden daha büyük ya da daha küçük yazılan pek çok insan bunu düzeltmek nedeniyle dava yoluna başvurur. Aslında olmadığı bir yaş nedeniyle pek çok insan birçok fırsatı kaçırmaktadır ve yaş hayatın her yerinde insanlar için etkiye sahiptir. Bu gibi sebeplerden yaş düzeltme davaları tercih edilmektedir. Elbette davaya başvurduğunuz süreçte direkt yaş düzeltme gerçekleştirilecek gibi bir sonuç çıkarmamak gerekir çünkü bununla ilgili birtakım beyanlar ve varsa somut kanıtlar istenmektedir. Bu süreçte elinizde ne kadar belge ve tanık varsa avukatınız ile bunları önceden hazırlamak ve davaya hazır olmak sizlerin yararına olacaktır. Bu sayede yaş düzeltme davasını kazanabilme ihtimaliniz artar.

Yaş düzeltme davaları kendi içerisinde ikiye ayrılmaktadır. Yaşınızı küçültebilir veya büyültebilirsiniz. Bunun zaten dava dilekçenizde belirtmeniz gerekmektedir. Buna göre gerekirse birtakım testler yapılacaktır. Ancak her iki durumda da dava aynı şekilde yani aynı prosedürde ilerleyecektir. Tek fark sizin beyanınızın ne olduğudur. Bunun dışında bir fark bulunmamaktadır. Elbette bu sürecin sonunda bir nüfus kağıdı değişimi de gerçekleşecektir ancak o son işlemdir. Öncesinde davayı kazanmanız gerekmektedir. Bu davayı henüz doğum anınıza tanıklık eden insanlar var iken açmanız sizler için daha faydalı olacaktır. Bu sayede kazanma ihtimalinizi arttırabilirsiniz.

Yaş Düzeltme (Küçültme, Büyütme) Davası İçin Şartlar Nedir?

Yaş düzeltme davalarının açılmasının birçok sebebi vardır ancak genelde en büyük sebep devlet işleri ile ilgili süreçlerden doğru biçimde faydalanamamaktır. Buna askere gitme, emeklilik süreci, memuriyet sınavları, evlilik, iş bulma gibi pek çok sebep gösterilebilmektedir.

Yaş düzeltme sürecinde yaşınızı küçültebilir veya büyültebilirsiniz ancak öncelikle dava için geçerli kanıtlarınız veya bu konuda konuşabilecek birilerini çevrenizde barındırmanız sizin açınızdan da iyi olacaktır.

Yaş düzeltme (küçültme, büyütme) davası pek çok şartı da gerektirmektedir. Bu şartlar elbette durumunuza göre de değişiklik gösterecektir ancak genel şartlar değişmez ve bu şartları karşılamanız gereklidir.

• Herhangi bir hastanede veya eskiden doğum evi olarak görülen yerlerde doğmamış olmanız gerekmektedir.
• Keyfi bir biçimde yaş değişikliği istemiyor olmanız gerekmektedir.
• Aile içerisinde kişinin ben aslında şu yaştayım dediği yaştan bir kardeşin bulunmaması gerekmektedir.
• Geçerli bir sebebiniz olması gerekmektedir. Devlet işlerinde yaşınızın sıkıntı çıkarması gibi.
• Görüntünüzün yaşınız ile uyuşması sizler için bir fırsat sağlayacaktır.

Resmi bir yerde doğum yaptığınızda bu durum kayıt altına alınacağından bir belgeniz olacaktır. Dava açıldığında bu belgeler ise davanız düşer bu yüzden öncelikle tüm bu bilgilerden emin olmanız gereken kişi sizsiniz. Aksi halde böyle bir bilgi ve belge var ise davayı boşuna açmış olacaksınız ve boşuna masraf yapmış olacaksınız demektir.

Aynı zamanda yaşınızla ilgili doğru bir orantı da kurmanız gerekmektedir yani kimlikte 40 yaşınızdaysanız ben aslında 20 yaşındayım demeniz oldukça mantıksız olacaktır. Çünkü hem 40 yaşında biri o kadar genç gösteremez hem de 20 yıl gibi bir fark kimlikte pek de mümkün olmayacaktır çünkü kimlikte bu gibi problemleri olan biri pek çok devlet dairesinde veya hastanelerde 20 yıl gibi bir sürede muhakkak fark edilecektir. Bu gibi ayrıntılara dikkat etmek gerekmektedir.

Yaş Düzeltme (Küçültme, Büyütme) Davası İçin Gerekli Belgeler Nelerdir?

Yaş düzeltme (küçültme, büyütme) davası için varsa kardeşinin doğum belgesi gerekmektedir. Arada en az 180 gün olması gereklidir. Bu küçültme için geçerlidir. Aynı zamanda kişinin E-Devlet sistemi üzerinde de bulunan kayıtları gerekmektedir. Nüfus kaydı da bunların başında gelmektedir.

Ancak dava sürecinde birtakım tanıklarınızın olması çok daha fazla işe yarayacaktır. Doğum anında annenizin yanında olan biri bu gruba girmektedir. Genelde eski doğumlarda tam bir gün bilgisi olmasa da mevsim bilgisi veya dini ya da resmi bayramlara göre yakınlığı da belirleyici bir faktör olmaktadır. Bu gibi bilgilere sahip kişiler tanıklığı onaylandıktan sonra dinlenebilir. Aynı şekilde o sene ve o dönem yaşanan olayların tarihsel geçmişi bilindiği sürece en yakın doğum tarihi ve doğum yılı bulunabilmektedir.

Yaş Düzeltme (Küçültme, Büyütme) Davası Nasıl Açılır?

Yaş düzeltme (küçültme, büyütme) davası açmak için öncelikle bir avukata başvurmanız gerekmektedir. Sizlere gereken tüm belgeleri toplamanızda yardımcı olacak bir avukat ve yol gösterecek biri bu süreci kazanmanızı sağlayabilir.

Yaş düzeltme davası açabilmeniz için bir avukata başvurduktan sonra bir dava dilekçesi yazılması gerekmektedir. Avukat belki de en çok bu süreçte önemlidir çünkü doğru bir dava dilekçesi özellikle bu gibi davalarda sizlere en büyük fırsatı sağlayacak ve davanın kabul edilmesine sebep olacaktır. Kendinizi dava dilekçenizde nasıl anlattığınız önemlidir. Dava dilekçesinde kendini ve derdini iyi bir şekilde anlatan insanların davalarını kazanma oranları daha yüksektir.

Kimler Yaş Küçültme, Büyütme Davası Açabilir?

Yaş düzeltme (küçültme, büyütme) davası açabilmek için bir resmi doğum belgenizin olmaması gerekir. Resmi doğum belgesi hastanede veya doğum evlerinde alındığı için bunlarda oynama olmaz. Sizler de bu bilgilere hali hazırda erişebilirsiniz. Özellikle doğduğunuz hastane veya doğum evini bilen birileri var ise oradaki belgelerden gerekli bilgiyi alabilirsiniz. Burada belgeniz yoksa siz hastanede doğmadınız demektir ki bu durumda başka bir özellik aranmadan yaş düzeltme davasını kolaylıkla açabilirsiniz.

Yaş Küçültme, Büyütme Davası Süreci Nasıl İşler?

Yaş düzeltme (küçültme, büyütme) davası sürecinin işemesi için öncelikle davanızın kabul edilmesi gerekir. Ardından dava sürecinde muhakkak mahkemede bulunmanız önemlidir. Bu süreçte varsa tanıklar olması dava sürecini hızlandıracaktır. Yaş düzeltme davaları genelde tek seferde bitmez ancak bir pürüz çıkmaz ise birkaç davada son bulur.

Yaşıyorsa anneniz, babanız veya doğum süreci ve sonrasında yakınınızda olan insanlar doğru bir tanık olabilmektedir. Tanık zorunlu değildir elbette ancak varsa süreci hızlandırması ve davanın kolaylıkla gerçekleşmesi için tercih edilmektedir.

Yaş Küçültme, Büyütme Davası Süresi Ne Kadardır?

Yaş düzeltme (küçültme, büyütme) davası genelde birkaç ay içerisinde çözülür. Ancak bazı pürüzler çıkarsa dava süreci uzayabilir. Buna tanık olanların caymaları veyahut yeterli kanıt bulunamaması gibi detaylar eklenebilir. Bu süreçte doğru avukat tercihi önemlidir. Sizleri henüz baştan dava süreci hakkında bilgilendirecektir. Ayrıca bu dava sürecinde sizleri ön plana alarak yanınızda duracaktır.

Cinsel Taciz Suçu Nedir; Cinsel taciz suçu cinsel istismar ile karıştırılmaktadır. Özellikle çevrenizde veya direkt kendiniz bu konu ile ilgili bir problem yaşadığınızda bu konuda net bir biçimde bilgi sahibi olmanız gerekmektedir. Cinsel taciz suçu kanıtlanabilirliği sağlanabilen suçlardan biridir. Çünkü cinsel taciz suçunda herhangi bir cinsel dokunma söz konusu değildir ancak belli başlı yerlerden veya yüz yüze bu konuda sizleri taciz etmiş bireyler söz konusu edilmektedir.

Cinsel taciz suçu cezası da çok net olan bir suçtur. Bu yüzden kanıtlanabilirliği önemli görülmektedir. Elinizde net bir kanıt var ise bu konuda tereddüt duymayınız ancak günümüzde cinsel taciz ve cinsel istismar ile ilgili pek çok insan hassaslaşmıştır ve artık somut bir kanıt söz konusu olmasa da buna yakın olan veya bunu düşündüren durumlarda yine gerekli cezalar verilebilmektedir.

Cinsel taciz suçu pek çok açıdan değerlendirilmektedir. Cinsel istismar olmaması nedeniyle yani net bir biçimde kanıtlanabilir bir cinsel istismar söz konusu olmaması nedeniyle cinsel taciz suçu farklı bir ad almıştır. Burada herhangi bir tecavüz ve hatta dokunma dahi yoktur ancak yüz yüze ya da sosyal medya gibi platformlar üzerinden yazılan veya söylenen cümleler cinsel taciz suçu olarak görülmektedir. Cinsel taciz suçu nedir sorusunun bu kadar çok sorulmasının sebebi ise aradaki farkın anlaşılmak istenmesidir.

Taciz Nedir?

Taciz oldukça geniş bir kavramdır. Yani pek çok şey taciz grubuna girebilmektedir. Bunu kolaylaştırabilmek için taciz gruplara ayrılmıştır. Cinsel taciz suçu veya cinsel istismar suçu bunun alt gruplarından sadece birkaçıdır. Ancak bu sayede özellikle hukukta ayrımlar kolaylıkla yapılabilmektedir.

Taciz dokunma veya temas ile gerçekleşebildiği gibi söz veya hakaret ile de gerçekleşebilmektedir. Kişiyi takip etme, ondan habersiz onunla ilgili pek çok şey yapma gibi durumlar da tacize girebilmektedir. Taciz suçları seviyelerine göre sıralanır ve buna göre ceza verilir. Ancak tacizin tekrarlanması gibi veya kişinin yakınlık derecesine göre dahi cezalar değişebilmektedir.  Taciz suçlarında cezayı etkileyen belirli faktörler vardır ancak bu faktörler duruma göre ve davaya göre değişiklik gösterebilmektedir.

Cinsel Taciz Suçu Nedir?

Cinsel taciz suçu vücut teması bulunmadan gerçekleşen taciz içerikli her şeyi bünyesinde barındırmaktadır. Cinsel taciz suçu sözlü olabileceği gibi günümüzde artık yazılı veya görüntülü olarak da birçok açıdan gerçekleşebilmektedir. Önemli olan nasıl gerçekleştiği değildir. Önemli olan cinsel taciz suçunun ne boyutta olduğu ve sürecidir. Birden fazla kez tekrarlanmış olması ya da yanında yapılan ekstra tehditler cinsel taciz suçunun birçok açıdan belirleyicisi olmaktadır. Bu faktörler oldukça önemsenir çünkü genelde cinsel taciz suçunda bulunan insanlar yanında tehdit, şantaj gibi pek çok durumu da bulundurur. Bu nedenle cinsel taciz suçları konusunda dava açılırken bu gibi tehdit ve şantajlar da başka bir konu olarak sayılmamalı ve gereken yapılmalıdır. Genelde insanlar cinsel taciz suçu nedir sorusunu sorarken tehdit ve şantajın dahil olup olmadığını da önemsemektedir.

Cinsel Taciz Suçu Sayılan Davranışlar Nelerdir?

Cinsel taciz suçu sayılabilen pek çok davranış söz konusudur. Bunlar çeşitlendirilebilir ancak genelde bu aşağıda belirtilen tavırlar görmeniz mümkündür.

• Cinsel içerikli el hareketleri
• Cinsel içerikli ve tek taraflı zorlayıcı sohbetler
• Cinsel içerikli istenmeden atılan görüntüler
• Cinsel ilişki teklif edilmesi ancak bu süreçte karşı tarafın reddetmesine karşı ısrar gösterilmesi
• Cinsel içerikli laf söz etmek (bu sokakta veya herhangi bir yerde olabilir, sosyal medya da dahildir)
• Kişinin evinin önüne kadar gelmek ya da bunun dışında kişinin kendi özel alanında karşısına çıkmak, burada istekleri tekrarlamak
• Kişiyi ailesi veya kendisi ile tehdit etmek gibi pek çok şey cinsel taciz suçu sayılmaktadır.

Cinsel taciz suçu sürecinde her zaman bunların kanıtlı ve kayıt altında olması mümkün değildir. Bu gibi durumlarda yapılması gerekilen şey yine de dava açmaktır. Kanıt yok diyerek bunu onun yanına bırakmak doğru bir tercih olmayacaktır. Cinsel taciz suçu nedir sorusundan hemen sonra sorulan soru da cinsel taciz suçu sayılan davranışlar nedir sorusudur. Pek çok insan bu durumu yaşadıktan sonra kendi yaşadığının bu içeriğe dahil olup olmadığını merak ettiğinden bu gibi soruları sormaktadır.

Cinsel Taciz Suçları Neye Göre Belirlenir?

Cinsel taciz suçu nedir, neler bu gruba girer ve neye göre cinsel taciz suçu olduğu belirlenir gibi sorular aslında aynı anlama gelmektedir. Cinsel taciz suçu sayılması için belli başlı tavırlar veya sözler gerekmektedir.  Bu tavırlar yukarıda da belirttiğimiz tavırlardır. Bunlar ve benzerleri gerçekleştiğinde bir avukata başvurmak ve bu konuda bir fikir almak önemlidir. Burada 6 aylık bir zaman söz konusudur ve buna dikkat etmek önemlidir. Ancak bunun da istisna durumları olacaktır. Bunları en net bir biçimde avukatınız ile konuşmak ve avukatınıza sürpriz olmaması açısından her şeyi ayrıntısıyla ona anlatmak önemlidir. Bu sayede avukat gereken dava dilekçesinde size yardımcı olacak ve dava sürecinde sizi ön planda tutacaktır.

Cinsel taciz suçları en ufak veya en ağırı olup olmaması fark etmeksizin bir suçtur ve sizler de herhangi bir tecavüz olmaması sebebiyle bunu hafife almamalısınız. Çevrenizde bunu yapanlar varsa onları da dinlememek en doğru karar olacaktır çünkü illa cinsel istismar olmasına gerek yoktur. Bu süreçte cinsel taciz suçu nedir sorusunu internetten aratabilir ve size yapılan şeyin de bir cinsel taciz olduğunu görerek gerekli mercilere bir avukat yardımı ile başvurabilirsiniz.

Cinsel Taciz Suçu Nedir; Cinsel Taciz Suçlarında Kanıt İstenir Mi?

Cinsel taciz suçlarında kanıtlar olması çok net bir biçimde davayı kazanmanız ve karşıdaki kişinin ceza alması için yeterlidir. Cinsel taciz suçlarında kanıt önemli bir faktördür. Bu bir görgü şahidi olabileceği gibi mesaj ya da video gibi kanıtlar da olabilir. Dışarıda yaşandıysa kamera görüntüleri de önemli bir faktör olabilecektir. Tüm bu durumlarda cinsel taciz açısından kanıtlar önemli bir görev üstlenmektedir. Ancak bazı durumlarda net ve somut bir kanıta ihtiyaç duyulmadan da gerekli ceza verilebilmektedir.

Cinsel Taciz ve Cinsel İstismar Arasındaki Fark Nedir?

Cinsel taciz ve cinsel istismar arasındaki en büyük fark cinsel istismarda bir temas ve hatta daha fazlası olmasıdır. Cezası duruma göre çok daha ağırdır ancak cinsel tacizde temas yoktur. Sözlü, yazılı veya görüntülü bir taciz söz konusudur. İnsanlar aradaki farkı net bir biçimde anlamak için cinsel taciz suçu nedir ve cinsel istismar suçu nedir sorularını sormaktadırlar. Dava süreci de cinsel istismar mı cinsel taciz mi buna göre ilerler. Bu oldukça önemlidir çünkü her ne kadar her ikisi de taciz olursa olsun aradaki fark oldukça büyüktür ve hukuktaki yeri de öyledir.

Mal rejimleri ve edinilmiş mallara katılma rejiminde tasfiye genel bir grubu kapsamaktadır. Burada öncelikle tüm mal rejimlerini bilmek gerekir. Ardından bu mal rejimleri arasından edinilmiş mal rejimini ve bunların nasıl tasfiye edileceği hakkında fikir sahibi olmak gerekmektedir. Mal rejimleri evlilik sürecindeki malları kapsar. Buna iki grup da dahil olmaktadır. Yani her iki eş de bu gruptadır. Mal rejimleri de aynı şekilde buna göre gruplandırılmaktadır. Hem evlilikte hem de evlilik öncesinde kazanılan mallar da dahil bir biçimdedir.

İlk kez 2002 yılında kabul edilen bir rejimdir. Türk Medeni Kanunu’nda yer almaktadır. Aile birliği ve ailenin işlenişi açısından önemli bir rejimdir. Eşler kendi aralarında isterlerse mal rejimi için bir sözleşme imzalayabilecekleri gibi bunu yapmayan her evlilik 2002 tarihinden sonra bu gruba girer biçimde kabul edilmiştir. Bu yüzden aksini istiyorsanız artık değiştirmeniz gerekmektedir. Ancak yine de eşler istediklerini seçemezler. Belirli mal rejimleri vardır ve bunlar hukuka uygun olanlardır. Bunlar içerisinden istenen seçilebilir ve bu noter huzurunda gerçekleşmelidir. Bunu evlenme memuruna söyleyerek gerçekleştirmek de aynı şekilde mümkündür. Yani bir resmiyet aşamasında gerçekleşmesi önemlidir. Çünkü bu ileride mal rejimleri ve edinilmiş mallara katılma rejiminde tasfiye durumu da gündeme geldiğinde gerekli olacaktır.

Mal Rejimleri Nedir?

3 adet mal rejimi türü vardır. Çiftler evlenme esnasında veya sonrasında bir tanesini seçmezlerse otomatik olarak edinilmiş mallara katılma rejimi devlet tarafından seçilecektir. Üçü açıklandığında durum daha net anlaşılacaktır ancak bu süreçte mal rejimini önceden belirlemek evlilik sürecindeki tadınızı kaçırmaz.

Mal rejimleri sayesinde çiftlerin evlilik esnasında ve öncesindeki mal varlıkları evlilik birliğinde herekse veya kişinin kendisine de ait olmaktadır. Bu duruma göre ve sizin tercihlerinize göre değişim göstermektedir. Mal rejimleri içerisinden herhangi birini seçmek bir tercihtir. Hukuk her birini uygun görmüştür ancak önemli olan çiftlerin de birbirlerini onaylamalarıdır. Bazı durumlarda çiftlerden biri kabul etmez ve ayrılık gerçekleşebilir. Hatta evlilik öncesinde bu tartışma yaşanıyor ise evlilik birliği gerçekleşmiyor olabilir. Mal rejimleri ve edinilmiş mallara katılma rejiminde tasfiye sürecinin gerçekleşebilmesi için sizlerin edinilmiş mallara katılma seçeneğini seçmeniz veya hiçbirini seçmeden devletin bunu seçmesidir. Tasfiyesi ise bu mal rejiminin tasfiye edilmesini istemek ve yerine bir başkasını seçecek olmaktır. Ancak zorunlu bir biçimde bir başka mal rejimi seçilmelidir.

Mal Rejimi Türleri Nelerdir?

Mal rejimi türleri yukarıda da belirttiğimiz gibi üçe ayılmaktadır. Üçü de onaylanmıştır bu yüzden hangisini seçerseniz seçin devlet açısından bir sorun yoktur ve çiftler açısından da en doğru seçeneği seçmek önemlidir. Bu mal rejimleri sırasıyla şu şekilde verilebilmektedir;

• Mal ayrılığı rejimi
• Paylaşmalı mal ayrılığı rejimi
• Mal ortaklığı rejimi olarak bilinmektedir.

Mal ayrılığı rejiminde her iki eş de kendi önceki ve evlilik sırasındaki mal varlığını kendi istediği biçimlerde kullanabilir. Yani mal varlığı kişinin kendisine bağlıdır. Bu yüzden kimse kimsenin mal varlığı ile muhatap olamaz. Bu mal varlığının sahibi izin vermediği sürece geçerlidir.

Paylaşmalı mal ayrılığı rejimi ile mal ortaklığı rejimi aslında bir nebze de olsa birbirine benzer ancak paylaşmalı mal ayrılığı rejimi belirli şeylerle kısıtlanmıştır. Yani çiftler önceki mal varlıklarını ve evlilik sürecindeki mal varlıklarını tamamen paylaşmazlar ancak bunu belli gruplara ayırarak birini ya da birkaçını paylaşabilirler.

Mal ortaklığı rejimi ise tüm malların çiftler arasında öncesi veya sonrası fark etmeksizin kullanılmasıdır. Bu sayede çiftler birbirlerinin paraları konusunda hakka sahiptir veya aynı şekilde birbirlerinin mal ve mülkleri konusunda da belirli haklara sahiptirler. Bu durum genelde tercih edilen durumdur. Edinilmiş mallara katılma da bu durumda gerçekleşir. Yani iki taraf da var olan edinilmiş mallara katılır ve kendileri de bu malların bir nevi sahibi olmuş olur. Mal rejimleri ve edinilmiş mallara katılma rejiminde tasfiye süreci de bunun tasfiye edilmesidir.

Mal Rejimleri ve Edinilmiş Mallara Katılma Rejiminde Tasfiye; Mal Rejiminin Tasfiyesi Nedir?

Mal rejiminin tasfiyesi hangi mal rejimi olursa olsun bunun iptali ve yerine yenisinin seçilmesi olacaktır. Yukarıda bahsettiğimiz üç çeşit mal rejimi arasından herhangi birini seçmiş olabilirsiniz veyahut devlet siz seçmediğiniz için gerekli seçimi yapmış olabilir. Bu durumda istediğiniz zaman bu bir davaya dönüşebilir ve bu konuda doğru avukat ile dava dilekçesi hazırlayabilirsiniz. Burada avukat oldukça önemli bir faktördür.

Mal rejimi tasfiyesinin iki tarafta onaylanması da önemlidir. Yani çiftler bunu onaylamalıdır. Bu sayede mal rejimi gerçekleşmesi daha kolay bir hal alır. Avukat ile yazılan dava dilekçesi de önemli bir faktördür. Mal rejimleri ve edinilmiş mallara katılma rejiminde tasfiye için avukatınız ile konuşmalı ve bu süreçte hangi mal rejimine geçecekseniz dava öncesinde bunun için çalışma yapılmalıdır. Hangisine geçeceğiniz de önemli bir faktördür.

Mal Rejimi Tasfiyesi Nasıl Gerçekleşmektedir?

Mal rejimleri ve edinilmiş mallara katılma rejiminde tasfiye işlemi hukuki süreç ile gerçekleşir. Yani bir avukatınız olmalı ve ardından bir dava dilekçenizin yazılması gerekmektedir. Elbette eşlerden sadece biri istiyorsa ve haklı sebebi varsa da bu süreç gerçekleşebilir. Hakim bu konuda bir tarafı mantıklı bularak mal rejimi tasfiyesini gerçekleştirebilir. Tüm bu süreçte yeterli sebebiniz olması sayesinde bazı zamanlarda iki tarafın da onaylamasına gerek duyulmaz. Ancak öncelikle mal rejiminin sona ermesi bu süreçteki en önemli şeydir. Mal rejiminin sona ermesi için ise geçerli sebepler gerekir. Eşlerden birinin ölmesi, boşanma durumunda veya eşlerden birinin tasnifi istemesi ile gerçekleşebilir.

Mal Rejimleri ve Edinilmiş Mallara Katılma Rejiminde Tasfiye; Edinilmiş Mallar Nedir?

Evlilik sürecinde edinilen mallarda iki tarafında hakkı olduğunu açıklayan bir mal rejimidir. Özellikle eşlerden biri çalışmıyorsa burada özellikle de kadının hakkını korumak ve evlilik sürecindeki hizmetleri ile edinilmiş mallar yürürlüğe girmiştir. Ancak bu eş çalışan eş de olabilir. Bu eşin kadın olması gibi bir zorunluluk da yoktur. Ancak genellikle bu şekilde olmaktadır. Evlilik sürecinde mal varlığı elde eden tarafın bunu tek başına değil, diğer kişi ile yani eşi ile veya onun desteği ile gerçekleştirdiğini sayar ve eşi de bu mal varlığı sürecine dahil etmiş olur. Eşin çalışıp çalışmaması burada geçerli bir faktör olarak sayılmaz. Diğer eş isterse talep etmeyebilir ancak bunu talep edebilme hakkı vardır. Eşler aralarında anlaşıp bunu talep etmemeyi de tercih edebilir.

Edinilmiş Mal Tasfiyesi Nedir?

Edinilmiş mal tasfiyesi ise bu sürecin sonlanması demektir. Bu sürecin sonlanması için bir dava görülmesi şarttır. Edinilmiş mal grubuna giren pek çok şey vardır. Bunların tasfiyesi için yani mal rejimleri ve edinilmiş mallara katılma rejiminde tasfiye için başka bir seçeneği seçmek ya da yukarıda belirttiğimiz gibi birinin ölmesi, evlilik birliğinin sonlanması, bir tarafın tasfiye isteği veyahut da evliliğin onaylanmaması gibi durumlar gerekmektedir. Tasfiye işleminden önce bu durumların gerçekleşmesi gerekmektedir.