Ekleyen: Melih SAATÇI

Boşanma davaları anlaşmalı veya çekişmeli olarak açılabilir. Anlaşmalı boşanma davalarına göre çekişmeli boşanma davaları daha zorludur ve uzun sürede sonuçlanabilme özelliğine sahiptir. Çekişmeli boşanma davaları kanunda gösterilen özel veya genel boşanma sebeplerine dayandırılarak açılabilir.

Çekişmeli Boşanma Davaları Nedir?

Çekişmeli boşanma davaları evlilik ile ilgili konuların en az birinde uzlaşamama nedeniyle açılan davalardır. Örneğin taraflar nafaka, velayet, maddi-manevi tazminat vb. unsurlarda karşılıklı anlaşma sağlayamamış olabilirler.

Anlaşmalı boşanma davası dışında kalan her türlü nedene dayanılarak açılan dava çekişmeli boşanma davası olacaktır.

Eşlerden biri boşanmayı istemiyorsa veya yalnızca bir nedenden ötürü bile taraflar arasında anlaşmazlık varsa çekişmeli boşanma davası açılabilir.

Çekişmeli Boşanma Davası Açmak için Bir Şart Bulunuyor mu?

Anlaşmalı boşanma davalarında evliliğin en az bir sene sürmüş olması, iki tarafın da mahkemede bizzat dinlenmesi, her konuda anlaşmanın sağlanması gibi şartlar vardır. Bu şartlar sağlanıyorsa kişiler anlaşmalı olarak hızlı bir şekilde boşanabilirler.

Çekişmeli boşanma davalarında ise böyle bir şart yoktur. Taraflar arasındaki anlaşmazlıklar, uyuşmazlıklar nedeniyle çekişmeli boşanma davası açılabilir. Anlaşmalı boşanma davalarında olduğu gibi en az 1 yıl evliliğin sürmesi gibi bir koşul da bulunmaz.

Çekişmeli Boşanma Davaları Ne Kadar Sürer?

Çekişmeli boşanma davaları anlaşmalı davalara göre daha uzun sürer. Kanıtların sunulması, tarafların iddialarının incelenmesi, uzlaşmanın sağlanması vb. nedenler sürecin daha uzun olmasına yol açar.

Her davada durum değişkenlik göstereceği için çekişmeli boşanma davaları kesin olarak şu kadar sürede sonuçlanır demek mümkün değildir. Birçok etken boşanma davalarının seyrini değiştirebilir.

Tebligat süreci, mahkeme yoğunluğu, talep ve iddialar, davanın zorluğu, dinlenecek tanık sayısı, keşiflerin yapılması, delillerin toplanması-değerlendirilmesi, adli tatil olması, özel durumların ortaya çıkması vb. davaların süresini etkiler.

Çoğunlukla çekişmeli boşanma davalarında bir ön inceleme duruşması yapılır. 2 veya 3 tane tahkikak duruşması gerçekleşebilir. Bu koşullar altında çekişmeli bir boşanma davasında 3-4 oturumdan sonra hakim karara varabilir.

Çekişmeli Boşanma Davalarında Temyize Gidilir mi?

Çekişmeli boşanma davasında çıkan karar için her iki tarafın da temyiz hakkı bulunur. Boşanma davalarındaki kararlar temyize götürülebilir.

Temyiz süresi ise ortalama 1 yıl olarak belirlenmiştir. Temyiz incelemesi bu sürede tamamlanır ve kesin bir karar verilir.

Çekişmeli Boşanma Davası Sebepleri

Çekişmeli boşanma davaları genel ve özel boşanma sebepleri temel alınarak açılabilmektedir. Boşanma davalarında taraflar bir ya da birçok konuda anlaşma sağlayamamış olabilirler.

Özel boşanma nedenleri kanunda sınırlı sayıda gösterilmişken genel boşanma sebepleri ise daha geniş kapsamlı olarak ele alınmıştır. Bir kişi eğer koşulları bulunuyorsa her iki nedenle de boşanma davası açabilir.

Özel boşanma sebepleri mutlak boşanma sebepleri olarak da isimlendirilir. Eğer bir dava her iki nedenle de açılmışsa hakim kararı iki türde ayrı ayrı almalıdır.

Özel boşanma nedenlerinde davayı açan kişi karşı tarafın kusurlu olduğunu veya söz konusu fiilin ağırlığını ispatlamakla yükümlü değildir. Özel boşanma sebebi ispatlandığında hakim boşanma kararı verebilir.

Çekişmeli Boşanma Davalarında Özel Boşanma Sebepleri

Boşanma davalarında özel boşanma sebepleri Türk Medeni Kanunu’nda 161 ile 165.maddeler arasında gösterilmiştir. Özel boşanma sebepleri şunlardır:

• Eşin zina yapması
• Eşin diğer eşin hayatına kast etmesi, ona pek kötü muamele etmesi ve onur kırıcı şekilde davranması
• Eşin haysiyetsiz yaşam şeklini sürekli hale getirmesi, küçük düşürücü suç işlemesi
• Eşin akıl sağlığının yerinde olmaması ve bunun sağlık kurumu tarafından tespit edilmesi
• Eşin terk etmesi ve evlilik yükümlülüğünü yerine getirmemesi

Bu belirtilen maddeler çekişmeli boşanma davalarının dayandığı özel yani mutlak boşanma nedenleridir.

Çekişmeli Boşanma Davalarında Genel Boşanma Sebepleri

Genel boşanma sebepleri ile de çekişmeli boşanma davası açılabilir. Evlilik birliğinin temelden sarsılmış olması genel boşanma nedenleri arasındadır. En yaygın genel boşanma sebebi ise şiddetli geçimsizliktir.

Meydana gelen sebepten ötürü eşler için evliliği sürdürmenin çok zor hale gelmesi gerekir. Genel boşanma sebepleri ile dava açılmışsa hem davacı hem davalı tarafın iddialarını ve karşı tarafı kusurluluğunu ispatlaması gerekir.

Hakaret etme, aşağılama, sevgi ve saygının kaybolması, şiddet, dini-kültürel-sosyal farklılıklar, mizaçların farklı olması vb. nedenler de genel boşanma sebepleri kapsamındadır.

Davayı açan taraf daha az kusurlu ise davalı tarafından yapılan itiraz dikkate alınmaz. Hakim bu durumda boşanma kararı verir. Davalı taraf davacının daha kusurlu olduğunu iddia ediyorsa bunu kanıtlamalıdır.

Yargıtay tarafından kabul edilen bazı genel boşanma sebepleri arasında cinsel ilişkiden kaçınma, güven sarsan davranışlar, eşlerin birbirlerinin ailelerine kötü davranması hakaret etmesi, ahlaksızlık suçlamalarının yapılması, eşin çocukların bakımı ile ilgilenmemesi vb. nedenler de bulunur.

Çekişmeli Boşanma Davaları Nereye Açılır?

Çekişmeli boşanma davaları için yetkili olan mahkeme eşlerin beraber son altı aydır oturdukları evin yer mahkemesidir. Ayrıca eşlerden birinin yerleşim yerindeki mahkemede de dava açılabilir.

Çekişmeli boşanma mahkemelerine Aile Mahkemeleri bakar. Aile mahkemelerinin bulunmadığı yerler de vardır. Buralarda da Asliye Hukuk Mahkemesi’ne dava açılabilir.

Çekişmeli Boşanma Davaları Nafaka, Maddi-Manevi Tazminat Alınabilir mi?

Çekişmeli boşanma davalarında en çok görülen durumlardan biri de nafaka ve maddi-manevi tazminat talepleridir. Taraflar bu konularda anlaşma sağlayamamışlarsa çekişmeli boşanma davası açarlar. Her konuda uzlaşma gerçekleşirse ve gerekli koşullar bulunuyorsa çiftler anlaşmalı olarak boşanabilirler. Anlaşmalı boşanma davalarında bu unsurlar için genellikle taraflar bir protokol hazırlayıp mahkemeye sunarlar.

Çekişmeli Boşanma Davalarında Mal Paylaşımı

Mal paylaşımları için tarafların çekişmeli boşanma davası dışında ayrı bir dava açmaları gerekiyor. Genellikle çekişmeli boşanma davasının karara bağlanmasının beklenmesi daha iyidir ancak boşanma davası esnasında da mal paylaşımı için ayrı bir dava açabilirsiniz.

Boşanma kararı alındıktan sonra 1 yıl içinde ayrı bir dava olarak mal paylaşımı davası açılabilir. Boşanma nedeniyle eşler arasında mal rejimi sona erer. Değer artış payı, katılma alacağı gibi talepler olabilir. Dava boşanma süreci devam ederken açıldığı takdirde mahkeme kararın kesinleşmesini bekler.

Ziynet eşyaları ile ilgili olaraksa ayrı bir dava açmaya gerek yoktur. Şahsi ve ziynet eşyalarının eşinizde kalması durumunda bunları çekişmeli boşanma davasında talep edebilirsiniz.

Bu durumda bir avukat ile süreçte ilerlemek çok daha verimli sonuçlar almanızı sağlayacaktır. Taleplerde ispat etme de önem taşır.

1 yıl Dolmadan Çekişmeli Boşanma Davası Açılabilir mi?

Çekişmeli boşanma davaları anlaşmalı boşanma davalarında olduğu gibi süre koşulu içermez. Evleneli bir yıl olmamışsa açacağınız boşanma davası eşinizle her konuda uzlaşma sağlasanız bile çekişmeli boşanma davası olacaktır. Anlaşmalı boşanabilmek için evlilik birliğinin en az 1 yıl sürmüş olması gerekir.

Boşanma davalarında uzman bir avukat hizmeti almanız büyük önem taşır. Özellikle çekişmeli boşanma davalarında lehinize sonuç çıkması, herhangi bir hak kaybı olmaması, sürecin daha kısa sürmesi vb. için avukat desteği alabilirsiniz. Deneyimli bir avukat aracılığıyla davaları sürdürmeniz kuşkusuz ki menfaatinize olacaktır.

Boşanma davalarında uzmanlaşmış bir avukatlar ile iletişime geçerek bu süreçte hizmet alabilirsiniz. Danışmanlık ve dava hizmetlerinde ücretler ise dava koşulları detaylıca değerlendirildikten sonra net olarak belirlenir.

İcra dosyasının kapanması için borç tamamen ödenmiş olmalıdır. Ancak borcun tamamı ödendikten sonra icra dosyasının kapanma talebi yapılabilir.  Ödemenin yapılmış olduğu alacaklı ya da borçlu tarafından icra dairesine bildirilmelidir.

Kapanan icra dosyasının yeniden açılabilmesi, dosyanın nasıl kapandığına bağlı olarak değişir.

Kapanan İcra Dosyası Hangi Hallerde Tekrar Açılır?

İcra dosyası kapanmasının ne şekilde olduğuna bağlı olarak dosyanın tekrar açılması gündeme gelebilir.

İcra dosyasının başlıca kapanma biçimleri şunlardır:

• Borcun tamamının ödenmesi sonucu kapanan icra dosyası yeniden açılamaz
• İcra dosyasının kapanma sebebi zamanaşımı ise zaman aşımı süreci incelenir. Bu inceleme sonucuna göre icra dosyası tekrar açılabilir.
• İcra dosyasının kapanma sebebi alacaklının borcundan vazgeçmesi olabilir. Bu durumda dosya tekrar açılamaz.
• İcra dosyası takipsizlik nedeni ile kapanmış ise tekrar açılabilir.
• İcra dosyası herhangi bir işlem yapılmadan 1 yıl boyunca beklediği için kapanabilir. Bu durumda alacaklının icra dosyasını tekrar açma hakkı vardır. Böyle bir işlem için alacaklı tarafın dosyanın yenilenmesini talep etmesi ve gerekli harcı yatırması şarttır.

İcra Dosyası Takibi Nereden Yapılabilir?

Yürürlüğe girmiş icra dosyasının işlemden kaldırılıp kaldırılmadığını öğrenmek için müracaat edilebilecek yerler şunlardır:

• İcra müdürlüğü
• E-devlet kapısı
• İcra dairesi tevzi bürosu
• Vatandaş UYAP

İcra Dosyasında Bulunması İstenen Belgeler Nedir?

İcra dosyası açıldığında dosyada olması gerekli evraklar şunlardır:

• Borcun varlığını belgeleyen evrak
• Vekaletname
• Alacaklı tarafından verilen takip talepnamesi
• Nüfus cüzdanı fotokopisi

İcra talebi yapılması gereken yer, icra dosyasının olduğu adliyede görev yapan icra hukuk mahkemesidir.

İcra Takip Dosyası Nasıl Açılır?

İcra takip dosyası açılırken takip edilmesi gereken basamaklar şunlardır:

• İcra takip dosyası için yukarıda belirtilen evraklar hazırlanır
• Söz konusu borcun alacaklı tarafı ya da vekili dosyadaki evraklar ile icra müdürlüğüne müracaat eder.
• İcra müdürlüğünde görevli memur resmi işlemleri yapar.
• İcra takibi için gereken harç yatırılır.
• Harcın yatırılmasını takiben, dosya ile ilgili esas numarası alınır.
• İcra takibi başlar.

İcra Takibi İçin Avukata Gerek Var mı?

İcra takibi kendi başına çok detaylı, hukuki bir süreçtir. Bu nedenle icra davalarında mağduriyet sık rastlanan bir durumdur. Yasal haklardan tam olarak yararlanılabilmesi için mutlaka profesyonel deneyimi olan bir avukatla birlikte çalışılmalıdır.

Uyuşturucu veya uyarıcı maddelerin imal edilip satılması kanunlar içerisinde Uyuşturucu Madde Ticareti Suçu ve Cezası- TCK188 kapsamıyla cezalandırma girişimi bulunur. Bu maddelerin ihraç edilmesi, ülke içerisinde satılması, satışa arz edilmesi, başkalarına temin edilmesi, depolanması, sevk edilmesi, ticaret amacı güderek satın alınması nu kural bağlamında alenen suçtur.

Uyuşturucu maddenin ağır uyuşturuculardan eroin, kokain, morfin veya bazmorfin ticari olarak satış ve alışını yapanlar için suçlar daha da ağır şekilde değerlendirilir. Diğer esrar, bonzai gibi uyuşturucu maddelerinde de bu ceza işlemleri barındıracağı bilinmelidir. Uyuşturucu ile alakalı ithal veya ihraç etme suçlarında uyuşturucu kaçakçılığı suçu tabiri kullanılmaktadır.

Uyuşturucu Madde Ticareti Suçları Nelerdir?

Uyuşturucu maddelerin farklı alanlarda üretim, satış ve ticaret amacıyla alımları başlı başına suçtur. Gruplandırarak bu suçları belirleyeceğimiz zaman maddeler halinde şu şekilde olur;

• Uyuşturucu Madde İmal Etme Suçu
• Uyuşturucu Madde İthal Etme Suçu
• Uyuşturucu Madde İhraç Etme Suçu
• Uyuşturucu Madde Sevk veya Nakletme Suçu
• Uyuşturucu Madde Kabul Etme ve Bulundurma Suçu
• Uyuşturucu Madde Satma, Satışa Vesile Olma ve Satın Alma
• Uyuşturucu Madde Başkasına Verme, Sağlama Suçu

Uyuşturucu Madde Ticareti Suçu ve Cezası- TCK188; Uyuşturucu Madde Ticareti Suçları Ayrıntısı

Uyuşturucu Madde Ticareti Suçu ve Cezası- TCK188 kanunu neticesinde yukarıda söylenilen suçlardan birisinin işlenmesi durumunda ceza verme aşamasına geçilir. Uyuşturucu imal edilme aşamasında başka bir maddenin işlemden geçirilerek başka bir uyuşturucu maddeye dönüştürülmesi uyuşturucunun imal edilmesine sebep olur. Bu maddenin imal edilmesinde kullanılan araç ve gereçlerde Adli Tıp Kurumu tarafından da imalat için elverişliliği incelenir. Elverişsiz ortamda yapılan bu uyuşturucu imalatı ise daha suçun cezalarını katlayarak büyütür. Hangi yolla üretildiği fark etmeksizin uyuşturucu maddelerin ruhsatsız olarak yurt dışından ülke içine sokulması bu maddenin ticaret suçları arasında değerlendirilir. Kaçak yollarla ticari araç veya taşımacılıkla bu ürünlerin ülkeye girişi yasaktır.

Uyuşturucu Madde Ticareti Suçu ve Cezası- TCK188; Uyuşturucu Maddenin Başkasına Verilmesi

Uyuşturucu maddenin başkasına verilmesi önemli uyuşturucu ticaret suçları olarak belirtilir. Uyuşturucu madde başkasına verme suçunda önemli nokta, failin, uyuşturucu maddeyi satış veya satışa yönendirme amacı dışında başkalarına iletilmesini gerçekleştirmesidir. Uyuşturucuyu alan kişinin hangi amaçla kullanım gerçekleştirdiği bu noktada önemli olmaz ve uyuşturucuyu temin eden kimse belirlenen kanunlar içerisinde suçlu kabul edilip cezası verilmesi gerekir.

Uyuşturucu Madde Ticareti Suçları Sevk ve Nakletme Suçunda Hususlar

Uyuşturucu Madde Ticareti Suçu ve Cezası- TCK188 kapsamında uyuşturucu madde sevk ve nakletme suçunda uyuşturucu maddenin başkasına verilmesi veya devredilerek faydalanılmasının ortaya çıkması suçun olduğuna yeterli bir durumdur. Bu maddeyi ise başkası için değil de, kendi ihtiyacı için nakleden kimsenin de miktarında belirlenen hususlarla incelenmesi gereklidir. Kullanım miktarı sınırları içinde kalmak kaydıyla gerçekleştirilen bu incelemeler neticesinde ticaret yapma amacının olmadığı tespit edilirse kişisel kullanım için uyuşturucu madde bulundurma suçu işlenilmiş olarak kabul edilir.

Uyuşturucu Madde Kullanma ile Ticareti Arasındaki Fark

Uyuşturucu madde kullanmak ve uyuşturucu satıcılığını yapmak birbirinden ayrı kavramlardır. Bunun için yakalanan kişi üzerindeki uyuşturucu miktarı önemli unsurdur. Kişinin kendi ihtiyacını karşılayacak miktarı aşması durumunda olacak miktarın tespiti satış gerçekleştirmek istediğinin kanıtıdır. Bir başka kişinin uyuşturucu sattığı beyanı da bulunması değerlendirilerek işlemler yapılır. Ayrıca uyuşturucu kullanan birey maddeyi ev, iş yeri gibi yaşam alanında bulundurur. Eğer ki depo gibi bir yerde saklama durumu varsa uyuşturucu ticareti yaptığına inanılır. Bu maddenin elde bulunduruluş şekli suç çeşidinin belirlenmesi açısından önemli noktalardan biridir. Hassas terazi, paketleme malzemelerinin yakınında bulunması ise ticaret yaptığına bir kanıttır.

Uyuşturucu Madde Ticareti Suçu ve Cezası- TCK188 Nedir?

Uyuşturucu Madde Ticareti Suçu ve Cezası- TCK188 kanunun kapsamıyla belirlenmesi yapılmıştır. Uyuşturucu ticaretine katkıda bulunulması takdirde duruma göre bazı cezaların verilmesi kaçınılmazdır. Ruhsata aykırı olarak bu uyuşturucu maddelerini imal, ithal veya ihraç eden kişi ve kişilerin cezalandırılması yapılır. Verilen ceza 20 yıldan 30 yıla kadar hapis ve yirmi bin güne kadar adli para cezası olarak karşılarına çıkar. Yargılama sonucu cezası ise belirlenip uygulanır. Eğer ki bu maddelerin ruhsatsız veya ruhsata aykırı olarak ülke içinde satan, , başkalarına veren, sevk eden, depolayan, satın alan, kabul eden, bulunduran, satışa arz eden, nakleden kişiler ise 10 yıldan az olmamak üzere hapis ve yirmi bin güne kadar adlî para cezalandırmalarına maruz kalabilirler. Sattığı kişilerin çocuk olması durumunda ise durumda değişiklik gösteri 15 yıldan az olmamak şartına getirilir hapis cezasının. Halka açık yerlerde okul, ibadethane gibi kurumların çevresinde gerçekleşen bu satış işlemlerinde ise yine 15 yıldan başlayan hapis cezası ve otuz bin günden başlayan hapis cezasına çarptırılır. İmal etmeyi gerçekleştiren eczacı, doktor, sağlık görevlisi, dış tabibi, veteriner, kimyager gibi meslekleri içerisinde olması durumunda yarı oranında artırılarak cezanın verilmesi sağlanır.

Uyuşturucu Madde Ticareti ve Etkin Pişmanlık Ceza İndirimi

Kişinin işlediği suçtan dolayı özgür iradesiyle sonradan pişman olması etkin pişmanlıktır. Uyuşturucu suçuyla alakalı ise pişmanlığın iki durumda gerçekleşmesiyle pişmanlığın değerlendirilmesi meydana gelir. Suçun işlendiği resmi makamlar tarafından haber alınmadan önce pişmanlığının belirtilmesinde ilgili mercii makamına suçu bildirmesi, suç ve suç ortaklarının yakalanmasına vesile olursa cezaya hükmolunmaz. Eğer ki suçun yetkili mercilerin öğrenmesinin ardından bir etkin pişmanlık durumu gerçekleşiyorsa diğer suç ortaklarının da bulunmasını sağlarsa da cezanın dörtte birden yarısına kadar cezanın indirimini görebilir.

Uyuşturucu Madde Ticareti ve Etkin Pişmanlık Uygulanabilmesi İçin Şartlar

Suçun haberi alındıktan sonra gerçekleşen etkin pişmanlıkta bazı durumlar aranılır. Uyuşturucu Madde Ticareti Suçu ve Cezası- TCK188 kapsamında incelenen durumda suçlunun belirtilen suçlardan birisini işlemiş olması gerekir. Fail tarafından yardım bizzat kendisi tarafından gerçekleştirilmiş olmalıdır. Suç ve suç ortaklarının çıkmasını sağlayacak yardımıyla soruşturmaya da kovuşturma makamlarına yapılması gereklidir. Bu yardım ise üst kurullar tarafından değerlendirilmesi meydana getirilir. Suçtan yakalanan kişi kendi suçunun ya da bir başkasının suçunun ortaya çıkmasına önemli ölçüde katkı sağlaması gereklidir. Yargıtay Ceza Genel Kurulu sanığın samimiyetine inanması ve yaptığı yardımların etkili olması durumunda ise ceza indirimlerini gözden geçirecektir.

Uyuşturucu Madde Ticareti ve Etkin Pişmanlık Konusunda Dikkat Edilen Hususlar

Suç işlediği için yakalanan kimsenin uyuşturucu maddeyi açık kimliğini bilmediği bir şahıstan aldığını söylemesi ya da gerçek olmayan isimler vermesi etkin pişmanlığın uygulanması için yeterli görülmez. Daha önceden uyuşturucu işine karıştığını bildiği kişinin adını vermesi de önceki bilgileri vermesi gibi etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanmasında yeterli görülen bilgilerden değildir. Failin bildirdiği kişi yakalanmış ise mahkûm edilmiş olması durumunun yanında bildirilen kişinin yakalanamamışsa kimliği ve varlığının belirlenmesi sonuçları gözükmesinde etkin pişmanlık indiriminin uygulanması görülür. Failin bildirdiği kişiye suç atması için neden bulunmadığının anlaşılması, mevcut delillerin o kişinin suçluluğunu kabule yeterli bulunması ise pişmanlık için yeterli görülebilir. Eğer ki verilen bilginin daha önce görevliler tarafından öğrenilmemişse etkin pişmanlık indirimleri uygulanır.

Uyuşturucu Madde Ticareti ve Etkin Pişmanlık İndirimi Yapılmaması

Uyuşturucu Madde Ticareti Suçu ve Cezası- TCK188 kapsamında suç işleyen birisinin özgür iradesiyle pişman olmasında sağlayacağı yararlar sonucunda pişmanlık indiriminin uygulanabileceği bilinir. Pişmanlıktan yararlanmak isteyen failin açık kimliği ve adresi bilinmeyen, varlığı dahi belli olmayan bir kişinin uyuşturucu ile ilgisi olduğunu beyan etmesi indirimden yararlandırılmamasına neden olur. Eğer ki failin bildirdiği kişinin isimlerinin emniyet tarafından da biliniyor olması yardım ve hizmet olarak değerlendirilmez. Suç ortaklarının yakalanmasına etki etmeyecek bilgi de indirimden yararlanmasına vesile olmaz.

Başka bir bireyin kasten hayatını sonlandırmak kasten öldürme suçu olarak tanımlanır. Bu suçu işlemiş kişiler ise Kasten Öldürme Suçu ve Cezası -TCK 81 maddeler kapsamında suçun belirlenmesi ve cezanın verilmesi gerçekleşir. Kişilerin yaşam hakkı elinden alındığı için büyük bir suç olarak nitelendirilir. Kasten adam öldürme suçunda kişinin isteyerek ve bilerek bu suçu işlemesiyle meydana gelir. Bu suçun basit şeklinin cezası müebbet ağır hapis cezasıdır.

Kasten Öldürme Suçu Kime Karşı İşlenebilir?

Yaşayan her insan aleyhine işlenebilen serbest hareketli bir suç tanımı içerisinde olan suç Kasten Öldürme Suçu ve Cezası maddeler gereğince suçun belirlenmesi ve cezası verilir. Bir insanın doğumundan itibaren gerçekleştirilen öldürmenin bilerek isteyerek var olması suçun olmasında yeterlidir. Ana karnında ceninin de hukukta insan hakları verilmesi gerçekleştiği için buna kasıt olarak gerçekleşen öldürmelerde “Çocuk Düşürtme Suçu” olarak suçun nitelendirilmesi yapılır. Kişinin kendini öldürmesinde başka birisinin yönlendirilmesi olursa da bu suç öldürme değil “İntihara Yönlendirme” suçu içerisinde değerlendirilmesi yapılır.

Kasten Öldürme Suçu ve Cezası -TCK 81; Kasten Öldürme Suçu Nasıl İşlenir?

İcrai bir hareketle gerçekleşen bir suç olabileceği gibi ihmali bir hareketle işlenen bir suç olarak kasten öldüreme suçu ortaya çıkabilir. Bir vasıta veya vasıtanın olmaması kasten adam öldürme için ayrımı olmadan sonucu aynı şekilde değerlendirilir.

Kasten Öldürme Suçu ve Cezası -TCK 81; Silahla Kasten Öldürme Suçu ve Cezası

Türk Ceza Kanuna göre silahın birçok tanımı bulunur. Türk Ceza Kanunun maddelerinin içeriğinde ise silahın net bir şekilde tanımı vardır. Bu tanımdan hareketle tabanca, tüfek, bıçak gibi aletler silah tanımının içine girer. Ayrıca, suçta elverişli şekilde kullanıldığı takdirde ise farklı birçok araç silah olarak nitelendirilebilir. Silahla bir adam öldürme durumu meydana getirilirse cezası müebbet olarak oluşur. Silahla veya silahsız bir şekilde insan öldürmenin temel cezası aynı olarak bilinse de silah vasıtasıyla adam öldürme suçu suçun temel şekli içinde mütalaa edilir.

Kasten Öldürmenin İhmali Davranışla İşlenmesi

Kasten adam öldürmede ihmali davranışla adamın öldürülmesinde icrai bir suçtan bahsetmek mümkündür. İhmali hareket icrai harekete eşdeğerde tutulması meydana getirilirse de Kasten Öldürme Suçu ve Cezası kapsamıyla değerlendirilmesi meydana getirilir. Failin kasten adam öldürme suçu nedeniyle cezalandırılabilmesi için bazı koşulların yerine getirmiş olması gerekir. Bu koşulların sadece birinin varlık göstermesi suç için suçlanabilmekte yeterli olur. Bu suçu belirleyecek koşullar ise şunlardır;

• Şahsın sözleşmeden doğan bir yükümlülüğü olmasına rağmen bilerek isteyerek müdahalede bulunmaması ve ölüme izin vermesi bu koşullar içerisinde yer alır. Örneğin doktorun sözleşme gereği göreve başlamadan önce içtiği ant neticesinde hastasının kanamasını durmayarak ölümüne sebep olması kasten öldürme suçunda değerlendirilir.
• Yasadan kaynaklanan bir yükümlülüğe aykırı olarak davranışla bir ölüme sebebiyet olmak kasten adam öldürme suçu içerisinde yer alır.
• Suçlanan kişinin öncesinde hayati bir tehlikede bıraktığı kişiyi terk etmesi de kasten adam öldürme suçu içerisinde yer alır.

Suçlu olarak değerlendirilen kişi ölüm neticesinin meydan gelmesini engelleyebilecek imkana sahip olduğu halde eğer ki bir müdahalede bulunmadıysa kasten adam öldürmeyi ihmali davranışla işlemiş olur.

Kasten Öldürmenin İhmali Davranışla İşlenmesi Sonucu Verilen Ceza

İhmal suretle işlenen Kasten Öldürme Suçu ve Cezası -TCK 81 maddelerinin kapsamıyla incelen suçta temel ceza olarak ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası yerine hapis cezası verilir. Verilen cezalarda ise eğer 20 yılsa 25 yıla çıkarımı, 15 yılsa 20 yıla çıkarımı, 10 yılsa 15 yıla çıkarımı gerçekleştirilir. Bu cezanın indirimini yapmak ise mahkemenin kararına bağlı olarak gerçekleşir. Suçun işlenmesinde meydana gelen olayların değerlendirilmesi mahkemenin indirim yapıp yapmayacağını belirler.

Tasarlayarak Kasten Adam Öldürme Suçu ve Cezası

Bu suçun nitelikli olmalarından en önemlisi olarak bu suç karşımıza çıkar. Tasarlama kavramının ne olduğu kanunda açıklanması bulunmaz. Bu bulunmadığından sebepledir ki tasarlama kavramının açıklanmasını Yargıtay kararları ile açıklığa kavuşulması meydana getirilir. Yargıtay ise bu konuda fail suç işleme kararı aldıktan sonra araya zaman girmesine rağmen suç işleme kararından vazgeçmeyerek bu öldürme suçunu soğukkanlılıkla işlediği zaman tasarlayarak kasten adam öldürme olarak değerlendirmesini gerçekleştiriyor. Kişi öncesinde yaptığı plan neticesinde planınındın vazgeçmemiş olup sebatla ve şarta bağlı olmadan karar vermesiyle bu suçu işlemesi tasarlayarak öldürmenin neticesidir. Bu durumda işlenen suçta ise Kasten Öldürme Suçu ve Cezası maddeleri kapsamıyla verilen ceza ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasıdır.

Canavarca His ve Eziyet Çektirilmesi ile Adam Öldürme Suçu ve Cezası

Canavarca his demek bir insanın öldürülmesinden zevk alınması demektir. Mağdura eziyet çektirerek ve toplumun da kabul edemeyeceği yollarla öldürmeyi gerçekleştirmek bu kasten adam öldürme suçu olarak kabul edilir. Bu suçta ise ağırlaştırılmış müebbet cezasının verilmesi görülür.

Kan Gütme Amacıyla Adam Öldürme Suçu ve Cezası

Kasten Öldürme Suçu ve Cezası -TCK 81; Kan güderek adam öldürmek öncesinde olan kan davası gibi sebeplerle bir kişinin hayatına son vermek demektir. Bu suçun meydana gelmesi için önceden işlenmiş bir adam öldürme suçunun bulunması gerekir. Görev bilinci ile fail bu suçu işler. Çağdışı sosyal değerlerin ortadan kaldırılması için bu suçun nitelikli insan öldürme suçu içerisinde tutulur. Bu işlenen suçta ise verilen ceza ağırlaştırılmış müebbet hapsidir.

Namus ve Töre Amacıyla İnsan Öldürme Suçu ve Cezası

Kasten Öldürme Suçu ve Cezası -TCK 81; Geri kalmış toplum düşüncesinden kaynaklı olarak namus cinayeti kavramı vardır. Sosyal bir tabir olarak kullanılması meydana gelen bu cinayetin işlenmesinde etken töre ve namus düşüncesidir. Töre etkisi ile kasten adam öldürme suçu işlediği için haksız tahrik hükümleri uygulanmaz. Haksız tahrik indirimleri namus cinayetlerinde meydana gelse de bu suçun cezası ağırlaştırılmış müebbet hapsidir.

Kasten Öldürme Suçu ve Cezası -TCK 81 ve Meşru Savunma

Kasten Öldürme Suçu ve Cezası -TCK 81 maddeleri kapsamında kasten adam öldürme suçunun belirlenmesi ve ceza işlemlerinin başlatılması meydana getirilir. Meşru savunma anlam olarak kendisine veya başkasına yönelmiş haksız bir saldırıya karşı saldırı anı olan durum ve imkan neticesinde saldırıyı önlemek için gösterdiği davranışlardır. Türk Ceza Kanununda ise savunma hukuki olarak da uygunluk nedeni olarak kabul edilir. Saldırıyı defetmek için orantılı karşı güç kullanan kimse suçun cezasının uygulaması içerisine konulmaz. Saldırıya uğrayan kişi ise meşru müdafaa hükümleri gereği cezalandırılmaktan kurtulur. Bu durum içerisinde kasten adam öldürme suçuyla değerlendirilmesi meydana getirilmez. Fail bu konuda cezalandırılamayacağı için meşru savunmada saldırıya ve savunmaya ilişkin şartlar dikkatli şekilde incelenmesi gerçekleştirilir. Meşru müdafaada sınırın aşılıp aşılmadığı önemli noktalardan birisidir. Tüm bu oluşumları ise savunmayı yapan ağır ceza avukatı Melih Saatçı tarafından titizlikle gerçekleştirilir. Çünkü savunma bu durum içerisinde çok büyük önem teşkil edip kişinin de hakkını alabilmesini sağlar.

Kasten Öldürme Suçu ve Cezası -TCK 81; Dava Zamanaşımı

Davada zamanaşımının olması için suçun işlendiği zamandan itibaren belli bir süre geçtiği halde dava açılması meydana gelmediğinde ortaya çıkıyor. Eğer ki dava açılmasına rağmen kanuni süre içinde sonuçlandırılması da meydana gelmediyse zamanaşımına uğrayabiliyor. Zamanaşımı konusunda devletin cezalandırma hakkından vazgeçmesi ve ceza davasının düşmesi sonucuyla meydana gelişi oluşmuş oluyor. Kasten adam öldürme suçunda olan zamanaşımı ise 25 yıldır.

Müstehcenlik suçu, Türk Ceza Kanunu 7. Bölüm 226 Maddesinde “Genel Ahlaka Karşı İşlenmiş Suçlar” kapsamında değerlendirilir. Suçun kapsamı söz konusu maddede 7 fıkra halinde detaylı olarak düzenlenmiştir.

Müstehcenlik Ne Zaman Suç Kabul Edilir?

Türk Ceza Kanunu 226 Madde 1. fıkraya göre müstehcenlik suçu kapsamında değerlendirilen davranışlar şunlardır:

• Çocuk ve/veya çocuklara içeriğinde müstehcen resim, yazı ya da söz bulunan malzemeleri vermek.
• Çocuk/ çocuklara müstehcen içerik göstermek, okumak, okutmak ya da dinletmek
• Söz konusu malzemeyi çocukların görebileceği şekilde sergilemek, okutmak, okumak, söylemek, söyletmek
• Müstehcen içerikli ürünleri satışa ve/veya kiraya sunmak
• Müstehcen içerikleri resmi olarak satışına izin verilen yerler haricinde satışa sunmak, satmak,
• Söz konusu ürünleri satışa sunulan diğer mal ve/veya hizmet yanı sıra ücretsiz olarak vermek dağıtmak
• Müstehcen ürünlerin reklamını yapmak suç kabul edilir.

Yukarıda belirtilen suçlara 6 ay ila 2 yıl arası hapis ve adli para cezası verilebilir.

Müstehcenlik Suçu Kapsamında Diğer Noktalar

Türk Ceza Kanunu 226 Maddeye göre müstehcenlik suçu kapsamında değerlendirilen davranışlar şunlardır:

2.  Fıkra uyarınca,

• Müstehcen ürün kapsamına alınan ürünlerin basın ve/veya yayın ile topluma ulaştırılması.
• Söz konusu ürünlerin basılıp yayınlanmasına yardımcı olunması suç kabul edilir.

Bu suçlara 6 ay- 3 yıl arasında hapis ve 5000 gün adli para cezası verilebilir.

3. Fıkra uyarınca,

• Müstehcen ürünlerin oluşturulmasında çocukların da rol almasın sağlamak.
• Çocukların bu oluşuma herhangi bir şekilde katkıda bulunmasını sağlamak suç kabul edilir.

Bu suçlara 5 ila 10 yıl arası hapis ve 5000 gün adli para cezası verilebilir.

• Ayrıca müstehcen malzeme yayılmasında aşağıdaki yolların izlenmesi suç kabul edilir:
  • Ürünün ülkeye sokulması, çoğaltılması, satılması, nakledilmesi, depolanması, ihraç edilmesi, üçüncü kişilerin kullanımına sunulması.

Bu durumda 2 ila 5 yıl arasında hapis ve 5000 gün adli para cezası verilebilir.

4. Fıkra uyarınca müstehcenlik suçu kapsamına giren haller şunlardır:

• Şiddet uygulayarak cinsel münasebet içeren yazı, görüntü, ses içeriklerinin ülkeye sokulması.
• Şiddetle cinsel münasebet içeren müstehcen ürün üretilmesi, satılması, nakledilmesi, depolanması, bulundurulması, üçüncü kişilerin kullanımına sunulması.
• Hayvanlarla cinsel münasebet içeren yazı, görüntü, ses içeriklerinin ülkeye sokulması,
• Hayvanlarla cinsel münasebet içeren malzeme üretilmesi, satılması, nakledilmesi, depolanması, bulundurulması, üçüncü kişilerin kullanımına sunulması.
• Ölü insan bedeniyle cinsel münasebet belirten yazı, görüntü, ses içeriklerinin ülkeye sokulması,
• Ölü insan bedeniyle münasebet içeren ürün üretilmesi, satılması, nakledilmesi, depolanması, bulundurulması, üçüncü kişilerin kullanımına sunulması.

Yukarıdaki hallerde 1 ila 4 yıl hapis cezası ve 5000 gün adli para cezası verilebilir.

5. Fıkra uyarınca,

• Son iki fıkrada belirtilen içeriklerin yayınlanması, yayınlanmasına yardım edilmesi,
• Son iki fıkradaki içerikleri çocuklara göstermek, okutmak ya da dinletmek suç kabul edilir.

Bu hallerde 6-10 yıl hapis cezası ve 5000 gün adli para cezası verilebilir.

Müstehcenlik Suçu Kapsamına Girmeyen Haller

Müstehcenlik suçu ile ilgili madde hükümleri , söz konusu ürünün çocuklara ulaşmasının engellenmesi şartı ile sanatsal ve/veya edebi eserler için geçerli değildir.

Vasiyetname bireyin vefatı halinde geride bıraktığı malvarlığının nasıl paylaşılmasını istediğini gösteren yasal belgedir. Vasiyetnamede mirastan kimin ne oranda ve şartta yararlanabileceği düzenlenir. Türk Medeni Kanunu uyarınca vasiyetnamenin yasal ve uygulanabilir olması için gerekli kurallar açıkça belirtilmiştir.

Vasiyetname Türleri Nedir?

Türk Medeni Kanunu’nda vasiyetnameler yasal olarak üç ana grupta incelenir. Kanunen geçerli vasiyetnameler şunlardır:

• Resmi vasiyetname

Resmi vasiyetnameler noter veya yetkili makamlar nezaretinde düzenlenir. Resmi vasiyetname varsa, mirasçılar arasında anlaşmazlık olması ihtimali zayıftır.

• El yazısı ile yazılan vasiyetname

El yazısı ile yazılan vasiyetnamenin yasal kabul edilmesi için gerekli koşullar şunlardır:

• Vasiyetnamenin tamamı miras bırakan kişinin kendi el yazısı ile yazılarak imzalanmış olmalıdır.
• Vasiyetnamenin yazıldığı tarih, belge üzerinde açıkça belirtilmelidir.

• Sözlü mülk vasiyetname

Bu tür vasiyetnameler, olağanüstü şartlarda ve en az iki tanık varlığında sözlü olarak düzenlenir. Bu vasiyetname olağanüstü hal ortadan kalkınca yazılı vasiyetname haline çevrilmelidir. Böylece mirasçılar arasında olabilecek tartışmalar önlenmiş olur.

Vasiyetname ve Saklı Pay Hakkı

Bir kişi vasiyetname hazırlayarak bütün mirasını tek bir mirasçısına bırakamaz. Böyle bir durum yasal değildir. Türk Medeni Kanunu’nda belirtilen akrabalar miras üzerindeki saklı pay sahibidir. Miras üzerinde saklı pay hakkı bulunan akrabalar şunlardır:

• Vefat eden bireyin altsoyu (çocukları ve/veya torunları)
• Vefat eden bireyin eşi
• Vefat eden bireyin anne babası

Vefat eden birey tarafından hazırlanan vasiyetnamede herhangi bir akrabanın saklı pay hakkı ihlal edilmemelidir. Böyle bir durum ortaya çıktığında, ilgili vasiyetname mahkeme tarafından iptal edilir veya tekrar düzenlenir. Yapılan düzenlemede varislerin mirastan almaları gereken yasal oranlar göz önünde tutulur.

Vasiyetnamenin Miras Paylaşımında Önemi

Vasiyetname sayesinde miras, vefat eden kişinin isteği doğrultusunda pay edilir. Söz konusu paylaşımın yasal ve kabul edilebilir olması için gerekli şartlar şunlardır:

• Vasiyetname hukuka uygun düzenlenmiş olmalıdır.
• Vasiyetnamede mirasçıların saklı pay hakları ihlal edilmemiş olmalıdır.

Yasal olarak geçerli bir vasiyetname ile miras paylaşımı hızlı ve şeffaf bir şekilde yapılır. Bu nedenle miras paylaşımı için bir avukatın görüşü alınarak uygun bir vasiyetname hazırlanmalıdır. Böylece mirasçılar arasında kırgınlık olması önlenir.

Miras paylaşımı vefat eden bireyden geride kalan malvarlığına ait değerlerin mirasçılar arasında bölüştürülmesidir. Miras paylaşımı süreci yasal kurallar çerçevesinde yürütülmelidir. Türk Medeni Kanunu’nda mirasın mirasçılar arasında nasıl paylaşılması gerektiği açık ve detaylı olarak belirtilmiştir. Bu konuda miras hukuku olarak tanımlanan özel bir bölüm vardır.

Yasal Mirasçılar Kimdir Miras Paylaşımı Nasıl Yapılır?  

Türk Medeni Kanunu uyarınca yasal mirasçılar akrabalık ilişkileri göz önünde tutularak 3 ana gruba ayrılır. Bu gruplar şunlardır:

• Birinci derece mirasçılar

Birinci derece mirasçılar vefat eden kişinin altsoyunu, yani çocuklarını ve torunlarını kapsar. Mirasın tamamı birinci derece mirasçılar arasında bölüştürülür.

• İkinci derece mirasçılar

Vefat eden kişinin birinci derece altsoyu yoksa, miras ikinci derece mirasçılar arasında paylaşılır. Mirasın tamamı kişinin anne, babası ve anne babanın alt soyu arasında paylaştırılır.

• Üçüncü derece mirasçılar

Vefat eden kişinin birinci ve ikinci derece mirasçısı yoksa, paylaşım üçüncü derece mirasçılar arasında yapılır. Bunun anlamı mirasın, büyükanne ve büyükbaba ile onların altsoyları arasında eşit olarak paylaştırılmasıdır

Sağ Kalan Eşin Miras Hakkı

Vefat eden kişinin sağ kalan eşi miras nasıl taksim edilirse edilsin, hak sahibidir. Sağ kalan eşin miras üzerindeki hakkı şöyledir:

• Eğer miras birinci derece mirasçılar arasında bölüşülüyor ise sağ kalan eş mirasın dörtte birini alabilir.
• Miras ikinci veya üçüncü derece mirasçılar arasında bölüşülüyor ise sağ kalan eş mirasın yarısını alabilir.
• Vefat eden kişinin hiç hısım akrabası yok ise mirasın tamamı sağ kalan eşin hakkıdır.

Mirasçılar Arasında İtilaf Olduğunda Yapılması Gerekenler

Miras paylaşımı çoğu kez insanların kolayca anlaşamadığı bir konudur. Mirasçılar arasında anlaşmazlık olduğunda yasal yollar tercih edilmelidir. Yani miras paylaşımı için mahkemeye başvurulmalıdır.

Böyle bir durumda konu üzerinde deneyimli bir avukatın yardımı alınmasında yarar vardır. Bu sayede hem taraflar hak kaybı yaşamaz hem de işlemler hızlı ilerler. Miras paylaşımında dikkatli ve adil bir paylaşım yapılması önemlidir. Mirasın hakça bölünmesi ile kişiler arası olası çatışma ve tatsızlıklar önlenir. Aile bağları örselenmez. İleriye dönük kırgınlıklar oluşmaz.

Boşanmada mal paylaşımı, bir evliliğin sona ermesi halinde tarafların mal varlığının yasalara uygun şekilde bölüştürülmesidir.  Türk Hukukunda mal paylaşımı evlilik birliği kapsamında değerlendirilir. Çok üzücü bir süreç olan boşanmanın daha da problemli olmaması için paylaşımın doğru yapılması önemlidir.   Türk Medeni Kanunu’nda mal paylaşımı ile ilgili maddeler açık olsa da uygulamada davalar oldukça karmaşıktır. Bu nedenle hak kaybı yaşanmaması için deneyimli bir avukat ile birlikte çalışılmalıdır.

Boşanmada Yasal Mal Paylaşımı

Türk Medeni Kanunu’nda evlenen çiftler yasal olarak, edinilmiş mallara katılma rejimine tabii kabul edilir.

Edinilmiş Mallara Katılma Rejimi (Yasal Mal Rejimi)

Edinilmiş mallara katılma rejimi kurallarına göre, evlilik süresince edinilen mallar ortak kabul edilir. Söz konusu mallar boşanma halinde çiftler arasında eşit paylaşılır.

Mal Rejimi Seçimi

Türk Medeni Kanunu uyarınca çiftler kendi istekleri dahilinde mal paylaşımı için farklı rejimleri seçebilir. Çiftler kendi tercihlerine göre yasal mal rejimi dışında, farklı bir mal rejimine tabi olabilirler. Fakat bunun için yasal olarak düzenlenmiş mal rejimi sözleşmesi yapılması gerekir.

Seçilebilecek yasal mal rejimleri şunlardır:

Mal Ayrılığı

Her eş kendisine ait mal varlığından sorumludur. Boşanma durumunda mallar ortak değerlendirilmez.

Mal Ortaklığı

Mallar eşler arasında ortak kabul edilir. Boşanma halinde mallar eşit olarak bölünür.

Paylaşmalı Mal Varlığı

Evlilik birliği sırasında edinilen mallar ortak kabul edilir. Eşlerin kişisel mal varlığı ayrıca korunur. Boşanma halinde sadece evlilik birliğinde edinilen mallar bölüştürülür.

Mal Rejimi Sözleşmesi Nasıl Yapılır?

Evlenen çiftler edinilmiş mallara katılma rejimi dışında bir rejim seçmek için mal rejimi sözleşmesi yapmalıdır. Mal rejimi sözleşmesi evlenmeden önce ya da sonra yapılabilir. Sözleşme sırasında tarafların özgür iradesi geçerlidir.

Mal rejimi sözleşmesi noter huzurunda yapılmalı, noter tarafından onaylanmalıdır. Aksi takdirde yapılan sözleşmenin yasal bir geçerliliği yoktur.

Mal Rejimi Sözleşmesi Yapılmadığında Geçerli Durum Nedir?

Eğer çiftler aralarında herhangi bir sözleşme yapmazsa, otomatikman edinilmiş mallara katılma rejimine tabi olurlar.

Mal rejimi sözleşmesi yapmak, uzun vadeli etkileri olan bir karardır. Bu nedenle sözleşme yapılmadan önce bir avukattan profesyonel destek alınması çiftlerin yararına olur.

Çocukların cinsel istismarı TCK 103. Maddede belirtildiği üzere suç kapsamındadır. Çocukların cinsel istismarı halinde yasal olarak cezai yaptırım uygulanır. Bu konu ile ilgili kanuni düzenleme 103. Maddede 6 fıkra ile hükme bağlanmıştır. Çocukların cinsel istismarı değerlendirilirken çocuğun cinsel dokunulmazlığını hiçe sayan her türlü davranış göz önünde tutulur. Fiilin suç kabul edilmesi için sadece fiziksel temas şartı aranmaz.

Çocukların Cinsel İstismarı Suçu İle Korunan Haklar Nedir?

Çocukların cinsel istismarı ile ilgili olarak cezai yaptırımlar düzenlenmiştir. Bu sayede korunan hak ve özgürlükler şunlardır:

• Çocukların cinsel dokunulmazlığı
• Çocukların cinsel özgürlüğü (çocuğun hiçbir müdahale altında kalmadan cinsel gelişimini tamamlaması)
• Çocukların ruh ve beden bütünlüğü

Cinsel İstismar Nedir?

Cinsel istismar suçu TCK 103. Maddede iki ana başlık altında incelenir. Bu başlıklar şunlardır:

• Cinsel Dokunulmazlık İhlali: Çocuğun vücudunun herhangi bir bölgesine dokunmak suretiyle cinsel eylemde bulunulması
• Fiziksel Temas Gerektirmeyen Haller: Çocuğun görsel, yazılı, elektronik yollar ile cinsel içeriklere maruz bırakılması veya şahit olmaya zorlanması

Çocuklarda Cinsel İstismar Suçu Mağdurları Kimdir?

Çocuklarda cinsel istismar suçunun işlendiğinin kabul edilmesi için istismar edilen bireyin 18 yaşından küçük olması gerekir. Eğer istismara uğrayan çocuk 15 yaş altında ise “mutlak mağdur” olarak değerlendirilir.

Çocuklarda Cinsel İstismar Suçu Cezası

Cinsel istismar suçu için kanunda belirlenen cezalarda eylemin niteliği ve çocuğun yaşı göz önünde tutulur. Bu bilgi ışığında takdir edilen cezalar şunlardır:

• Temel Ceza: 8 yıl ila 15 yıl arası hapis cezası
• Suçun Nitelikli Halinde Ceza: İstismarın zorla, silah kullanılarak ve/veya birden fazla kişi tarafından işlenmesi durumunda verilen temel ceza artırılır.
• Mağdurun 15 -18 Yaş Aralığında Olması: Böyle bir durumda suçun rıza ile işlenip işlenmediği dikkate alınır.

Çocukların Yasal Hakları

Devlet mağdur çocukların korunması için yasal destek sağlar. Bu tür vakalarda mağdur ya da ailesi   adli makamları bilgilendirmelidir. Bu durumda devlet tarafından mağdur için bir avukat yardımı sağlanır ve süreç takip edilir. Çocukların korunması toplumun ve devletin işbirliği ile sağlanır. Konu ile ilgilenen yetkili mahkemeler ağır ceza mahkemeleridir.

İşten çıkarma ne yazık ki günümüzde modern yaşamın doğal bir parçası haline gelmiştir. İşten çıkarma en basit haliyle işçi ve işveren arasındaki sözleşmenin işveren tarafından sonlandırılmasıdır. İşten çıkarılan kişinin sahip olduğu yasal haklarını bilmesi ve koruması süreçte yaşanacak mağduriyeti azaltır. Bu konu İş Hukuku kapsamında incelenir. İş Kanunu kuralları ile keyfi işten çıkarmaların önlenmesi amaçlanır.

Kıdem Tazminatı Nedir?

Kıdem tazminatı işçinin aynı işyerinde çalışma süresine bağlı olarak, işten çıkarıldığında alabileceği tazminattır. Kıdem tazminatını yasal olarak hak edebilmek için gereken koşullar şunlardır:

• Aynı işyerinde en az 1 yıl boyunca çalışmış olmak
• İşverenin işçiyi haklı bir sebep olmadan işten çıkarmış olması
• İşçinin haklı bir sebebe dayanarak istifa etmesi

Kıdem Tazminatı Nasıl Hesaplanır?

Kıdem tazminatı hesaplamasında temel alınan parametreler işçinin en son aldığı brüt ücret ile aynı işyerinde geçirdiği toplam çalışma süresidir. İşveren işçiye çalıştığı her bir yıl için, bir aylık brüt ücret tutarında tazminat ödemekle yükümlüdür.

İhbar Tazminatı Nedir?

İşveren veya işçi, iş sözleşmesini feshetmeden önce karşı tarafa haber vermezse, ihbar tazminatı ödemekle yükümlüdür. İş sözleşmesi feshinden önce haber verilmesi gereken süre “fesih bildirim süresi” olarak adlandırılır. Fesih bildirim süresi her işçinin çalışma yılına bağlı olarak değişir. Fesih bildirim süresi için belirlenen yasal zaman dilimi şöyledir:

• Çalışma süresi 6 aydan az ise 2 hafta
• Çalışma süresi 6 ay ila 1.5 yıl arasında ise 4 hafta
• Çalışma süresi 1.5 yıldan fazla ise 6 hafta
• Çalışma süresi 3 yıldan fazla ise 8 hafta

Fazla Mesai Alacağı

İşten çıkarılan işçinin yukarıda belirtilen haklarının yanı sıra işverenden tahsil edebileceği diğer alacakları şunlardır:

• İşçinin geçmişte vermiş olduğu fazla mesai,
• Kullanılmayan yıllık izinler
• Diğer alacaklar

İşten Çıkarılma Süreci ve Hukuki Destek

İşten çıkarılma sürece son derece karmaşık ve hırpalayıcıdır. Bu dönemde hak kaybı ve mağduriyet yaşanmaması için konu üzerinde deneyimli bir avukattan yardım alınmalıdır. İşveren de yasal kurallara uygun işten çıkarma süreci yürütmek için bir avukatla işbirliği yapmalıdır. Böylece olası yanlış anlaşılma ve itilaflar önlenmiş olur